Sanatçılar topluma mesaj verirken çok dikkatli olmalılar, özellikle sağlık konularında. Geçenlerde televizyonda rastladığım sağlık programında konuşan bir sanatçımız bu yazıyı yazmama neden oldu
Toplumumuz sağlık gibi ciddi bir konuda eş, dost, komşu tavsiyeleriyle hareket ettiği için bu sanatçının önerisini de ciddiye alabilir. “Bel fıtığından ameliyat olmalı mı, olmamalı mı?” konusu tartışılıyordu. Konunun uzmanı olarak müdahale etmek istedim.
Bel ve boyun fıtığı konusunda uzun zamandan beri sizlerle paylaştığım gibi, bu hastaların yüzde
Vicdan ile cüzdan arasına sıkışmak
Hekimlerin yaptığı işlerden ve mesleklerinden dolayı yargılanmalarını istemiyorum. Özellikle bu meslek grubunun paraya yönelik adaletsiz işler yapmalarına yüreğimde ve beynimde yer bulamıyorum. Basında “Şu kadar doktor yakalandı” dendiği zaman bunu kabul etmekte zorluk çekiyorum. Hekimlerin yaşadığı sıkıntıları da, fedakarlıkları da biliyorum. Bu saygın mesleğin dünyanın ekonomik bakış açısının dişlileri arasında öğütülmesi, içimizdeki onarılmaz yaradır. Ve tedavisi de bizden geçmektedir.
Bu yazıyı hazırladığım sırada İstanbul’da daha güneş doğmamıştı. Ezan sesleri kuşların seslerine karışıyordu. Yeni bir günü ve yaşamı müjdeliyordu kaygısız ve kedersiz. Hekim onurunun yerlerde sürünmediği, bunlarla ilgili tartışmaların yapılmadığı yeni günler ve güneşler bekliyordum. Sağlığın parayla alınıp satılmadığı, piyasa ekonomisinin değil de erdemin ve sevgisinin emrine girdiği güzel günleri...
Sağlıkta yanlış yönlendirmelerin bittiği, insan değerinin yüceldiği güzel günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Bu konuda hiç karamsar olmadım ve olmayacağım. Sağlık hizmetleri konusunda ülkemizde çok iyi işler de yapılıyor. Bu da yeni pırıltılı günleri müjdeliyor. Yaptığımız işleri vicdanımızda sorguladığımızda, birbirimize olan sevgi ve saygımız arttıkça, meslek ahlakını her şeyin üstünde tuttuğumuzda güzel günler bizi bekliyor diyebiliriz. O umutla yeni doğan güneşlere bakabiliriz.