Sağlığı ve huzuru bazen küçük bir yabani kuşun arkadaşlığında bulabilirsiniz...
Çocukluğum, babamızın mesleğinden dolayı orman fidanlıklarındaki lojmanlarda geçti, ağaçların ve kuşların arasında. Ama üzülerek söyleyebilirim o dönemlerde, ne ağaçları tanıyabildim ne de kuşları tanıyabildim. Bazen yaşamın yükü ve acıları daha çocukken sırtınıza biner. Küçük omuzlarınız bunu taşımakta güçlük çeker.
Yıllar, yıllar ve de yıllar geçer. Zaman içinde, bedeninizin size nasıl yükler taşıttığını fark edersiniz, hastalıklarla ve onları hatırlatan organlarınız kendini göstermeye başlar. Hele hekimseniz bu organlarla ilgili kaygılarınız daha fazla olur çünkü çoğu sorunun bilincindesinizdir. O organlar eksikliklerini ya da hastalıklarını size tanıştırmayı çok iyi bilir. Sosyal yaşamdaki kaygılarınız ve sorunlarınız da buna eklenince bazen yaşamdaki güzel şeyleri göremeyebilirsiniz. Hayat, yaşadığınız şehrin gürültüsüyle ve getirdiği sorunlarla akıp gider. Bir de dönüp bakarsınız ki yıllar geçmiş ve siz yaşamın büyük bölümünü ıskalamışsınız... Renkli hatta rengarek günlerden gri günlere gelmişsiniz. Hatta sağlığınız bile grileşmiş, hipertansiyonla, diyabetle tanışmışsınızdır. Kalbinizin de o eski gücü kalmamıştır artık. Yaşamda size tat veren birçok şeyi artık algılayamaz hale gelmişsinizdir.
Florya ile tanışma
Bunlar kısa olan insan ömrünün size yaşattıklarıdır. Ve de insanların birçoğu bunu fark ederek bazen de fark etmeden yaşar. Bu günlerden birinde size yeni bakış açıları getiren, içinizdeki gülücükleri artıran, size yaşam direnci veren küçük ve çok güzel sesli bir yabani kuşla tanışırsınız.
Ben genellikle sabah saat 06.00'da uyanırım, yazılarımı da o saatte yazarım. Hafta sonları dinlenmeye gittiğim köy evindeki sessizlik ve sükunet bana huzur verir, yaşadığımı anımsatır. Böyle günlerden birinde çok güzel bir kuş sesi beni etkiledi ve onu dinlemeye başladım. Belki çoktan beri oradaydı da ben yeni fark etmiştim. Bu da benim ayıbım...
O sesin nereden geldiğini aramaya başladım. Ağaçların dallarlı arasında göğsü kiremit rengi, sırtı koyu yeşil küçücük bir yabani kuştan bu sesin ve nağmelerin geldiğini fark ettim. Bu araştırma bile bana huzur vermişti. Kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Sonra bu kuş daha yakına gelir mi diye terasa biraz kuş yemi koydum. Çok ürkerek gelip onlardan birkaç tane alıp tekrar dalların arasında kayboluyordu. Daha sonra benden bir zarar gelmeyeceğini anlayınca daha uzun süre yemlerin olduğu yere gelmeye başlamıştı. İşte bu kuşla arkadaşlığımız böyle başladı. Her geldiğinde ayrı bir güzellikle, ayrı bir müzikle yakınımızda oluyordu.
Yine bir tatil günü, biraz geç uyandım. Kapı tıkırdatma sesi gibi bir ses geliyordu. Baktım kapıda kimse yok. Camı açınca bizim kuşun beni geldiğinden haberdar etmek için camı tıkırdattığını gördüm. Artık iyice samimi olmuştuk bu yabani küçük kuşla. O da sevildiğini, istendiğini ve arandığını çok iyi biliyordu.
Her sabah 06.00’da başlayan arkadaşlığımız devam ediyordu. Sonra başka yabani, farklı renkte kuşların da geldiğini gördük. Fakat onlar bizim kuş gibi samimi değildi, ürkektiler. Zaman içinde onlarla da dostluk kurabileceğimizi düşünüyorum. Çünkü onlar da bizler gibi doğanın bir parçası. Zarar görmeyeceklerini anladıkları anda sizlerle rahatlıkla dostluk kurabiliyorlar. Bu dostluğunda bir hekim olarak sağlığınıza çok iyi geleceğini söyleyebilirim. Size yaşadığınızı hissettiriyor. Müzikleri ile ruhunuzu rahatlatıyorlar.
Sonbahar, ağaç yapraklarının sararması ve dökülmesiyle kendini hissettirmeye başladı. Tabii bu arada soğuklar da başladı. Ben o kuşun ve kuşların o soğuklara nasıl dayanacağını düşünüyorum. Çünkü önümüz kış. O kuşla ve diğerleriyle arkadaşlığımız başlayalı bir ay oldu.
Beni tebessüm ettiren sözü ise bir pazar günü güler yüzlü yardımcımız, doğayı da çok seven Safiye Hanım söyledi. Bizim kuş şişmanlamaya başlamıştı. Onun da acaba zaman içinde diyete ihtiyacı olur mu, acaba sağlığı bozulur mu diye düşünmeye başladık.
Sizlere önerim; sağlığınız için doğayla ve onun içindekilerle dostluğunuzu ilerletin. Ağaçları, kuşları, bitkileri, börtü böceği sevmeyi erken zamanda öğrenin. Onlardan size zarar vermez. Sizi yaşama daha çok bağlar. Yaşamla aranızdaki bağları koparmayın. Sonunda kuşun ismini de öğrendim. 'Florya' imiş. Teşekkür ederim kuş, kendini bana tanıttığın için. Şu karmaşık yaşamda yüzüme tebessüm koyduğun için.