Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çocuklardaki romatoid artrit (juvenil artrit) yetişkinlerde görülenden çok farklıdır. Bu nedenle tanımı için en önemli kriter bir veya daha fazla eklemde, altı haftadan uzun süren şişliklerdir. Dokunduğumuz zaman bu şişliklerin ağrılı olması ve çocuğun hareketlerini kısıtlaması hastalığın aktif dönemde olduğunun belirtileridir. Gözlerde de belirti olabilir.
Hastalığın ilk altı aylık döneminde belirtilere göre bu artrit üçe ayrılır.

1 - Sistemik olarak başlayan tip
Hasta çocukların yüzde 20’si bu tip tutulumu olan çocuklardır. Kız çocuklarda ve erkek çocuklarda aynı oranda görülür. Başlıca bulguları yüksek değerlere ulaşan inişli çıkışlı ateştir. Karakteristik döküntüler bir veya daha fazla eklemde artrit, dalak büyümesi ve lenf nodüllerinin tutulması şeklinde görülür. Ateşin yükselmesi ve düşmesi hızlı şekilde olur. Ateş genellikle akşam saatlerinde yükselir. Anti- romatizmal ilaçlar bu ateşin kontrolünde etkilidir.
Döküntüler ateş olduğu dönemlerde artar. Ateş düştüğü zaman bazen kaybolurlar. Döküntü yaygın olabildiği gibi genellikle uyluk kemiğinin iç tarafında avuç içi, ayak tabanı ve göğüste görülebilir.
Ateşli dönemlerde fazla eklem ve kas ağrıları görülür. Çocukların en az beş ekleminde şişlik görülür. Lenf nodüllerinin şişmesi de büyüdükçe olabilir. Bu tip artriti olan çocukların yüzde 25’inde akciğer ve kalpte de birtakım problemler yaşanır. Juvenil artrit’e bağlı ölümler genellikle böbrek yetmezliği nedeniyle oluşur. Hastaların kanında lökositler çok yüksek çıkar. Hastalık ilerledikçe kan değerlerinde düşme görülebilir.

2 - Çok eklemin tutulduğu tip
Pek çok çocukta hastalık kronik ve ilerleyicidir. Ve eklem bozukluklarına yol açar. Bu artrit türü boyun omurlarında, çene ekleminde ayrıca çene ekleminin büyüme merkezleri dahil büyük ve küçük eklemleri tutar.
Boyun omurları tutulduğu için çocuklar başlarını öne eğik tutarlar.

3 - Başlangıçta beşten az eklemin tutulduğu tip
Çocuk hastaların yüzde 55 - 60’ı bu tiptedir. Başlangıçta eklemlerdeki tutulum beşten az eklemde görülür. İlk altı aylık dönemden sonra daha fazla eklem tutulabilir. Bazen yıllarca tutulma olmadan çocuklar yaşayabilir. Fakat sonradan bu tutulumların tekrarlama olasılığı vardır. Hastalarda beklenenden daha fazla işlev kaybına neden olabilir.
Bu hastalarda en sık tutulan diz eklemidir. Tek eklem tutulması daha sıktır. Dizlerden sonra sırasıyla ayak bileği, el bilekleri, dirsekler ve kalçalar tutulur.
Bazı çocuklarda eklemlerde erken dönemde sıvı vardır ve bunun tespit edilmesi gerekir.
Tek eklem tutulumlarında o eklemde gözle görülür şekilde büyüme görülebilir. Bu çocuklarda körlük riski de olabilir. Çünkü hastalarda göz de etkilenir. Birçok hastalıkla da karıştırılır. Onun için ayırıcı tanıyı tam koymak gerekir.

Çocuklarda romatoid artrit




Tedavi ekip işidir
Çocuklardaki bu romatizmal hastalığın tedavisi de yine bir ekip işidir. Romatizma uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, ortopedist, diş hekimi ve göz doktorunun bu hastalığın tedavisinde ayrı ayrı ciddi işlevleri vardır.
Tedavide birinci basamak anti- romatizmal ilaçların kullanılması, ikinci basamağa geçmeden önce anti-romatizmal ilaçların değişik türleri kullanılabilir. Hızlı ilerleyen hastalarda ikinci basamak ilaçlara da hemen geçilebilir. Kortizonlu ilaçlar çocuklarda yetişkinlere göre daha dikkatli kullanılmalıdır.
Bu hastalığı olan çocuklar diğer çocuklar gibi okula gitmelidir. Ancak bu çocuklar sık istirahat etmeye ve günlük fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarına ihtiyaç duyarlar. Yüzme ve bisiklete binme uygun egzersizler ve sporlardır.
Bu hastalarda dikkat edilmesi gereken en önemli şey tutulan eklemlerin hareketsiz hale gelmemesi için yapılması gereken ciddi rehabilitasyon programlarıdır.
RESİMLER: FRANK H. NETTER, M.D. KAS İSKELET SİSTEMİ

Hekimlik haysiyet ve onurunu yaşattıkları, deontolojik değerlere ve meslek etiğine sahip çıktıkları için Haseki Hastanesi Başhekimi Operatör Doktor Haldun Ertürk’e, Birinci Cerrahi hocası Operatör Doktor Muzaffer Akıncı’ya, Operatör Doktor Neslihan Cabioğlu’na, Doktor Mustafa Anıl Yaşar’a, ayrıca Sarıyer Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Mehmet Salman’a teşekkür ederim. Dr. Eser ALPTEKİN