Son günlerde kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili tartışma, medya meydan muharebesine dönüşmüş durumda. Ne yazık ki bilimin aşırı magazinleşmesi, depremler sonrası jeoloji alanında yaşanırken, aynı durum, kardiyolojiye de sıçramış
Bilimsel kariyerlerine ve kişiliklerine değer verdiğimiz hocalarımız, ekranların önünde kılıçlarını çekiyor. Bu tartışmaların sonucunda biz hekimler güvenilirliğimizi kaybederken gerçekten ilaç kullanması gereken hastalar doktorlarına danışmadan ilaçlarını bırakıyor ya da hastalar çevreden duydukları ilaçlara sarılıyor. Ancak bu sorun sadece ülkemizde geçerli değil.
ABD’de son yıllarda kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili ciddi tartışmalar yaşanıyor. Ülkenin en saygın kliniklerden Mayo Klinik’in hasta bilgilendirme sayfasına kolesterol düşürücü ilaçların çeşitli yan etkilerinden bahsedildikten sonra “Yine de ilacınızı bırakmayı düşünüyorsanız kâr ve zarar oranlarını hesapladıktan sonra bunu yapın” mealinde bir sonsöz eklenmiş. Kendi alanım olmayan bir konu da olsa halk sağlığını ilgilendirdiği için bu konuyu daha detaylı araştırma gereği duydum. Değerli bilim insanlarımızın da kameralar karşısında birbirlerini suçlamak yerine bu çalışmaların detaylarını halkımızla paylaşmasını daha uygun buluyorum.
Son araştırma ne diyor?
Özellikle son yıllarda kolesterolle ilgili artan sayıda çalışma yapılıyor ve yayımlanıyor. Hekimlerin bu çalışmaları en rahat takip edebilecekleri alan internet. İnternette Pubmed, Medline gibi sitelerden bu makalelerin çoğuna ulaşılıyor. Yaptığım küçük bir araştırma sonucunda elde ettiğim sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum: Kanada Ottawa Üniversitesi’nde Marcello Tonelli ve arkadaşlarının yaptığı metaanaliz araştırmasının sonuçları gerçekten ilgi çekici. Bu arada metaanaliz araştırmaları dünya üzerinde bir konuyla ilgili yapılmış tüm araştırmaların derlemesi olarak kabul edilebilir. Bilim dünyasında da en değerli çalışmalar olarak değerlendirilir. Bu çalışmada özellikle dünya halkının önemli bir kısmı hedeflenmiş, çünkü çalışmaya alınan hastalar düşük kalp-damar hastalığı riski olanlar.
Hasta sayısı 80 bin 711. Uygun elemeler yapıldıktan sonra karşılaştırma için geriye 50 bin hasta kalıyor ki, bu sayı da hata payını çok düşük düzeylere indiriyor. Bu 50 bin hasta 10 yıl boyunca izleniyor. Bunların 25 bin 327’si 10 yıl boyunca statin kullanırken, 24 bin 285’iyse kullanmıyor. Yaşamı tehlikeye sokmayan kalp krizi sayılarına bakıldığında statin kullanan grupta bu sayı 288, kullanmayan gruptaysa 437. Yüzdeye oranlarsak 10 yıl içinde statin kullanmayan hastalarda ölüme yol açmayan kalp krizi geçirme riski yüzde 1.7’yken statin kullanan hastalarda bu oran yüzde 1.1.
Yan etkileri de unutmayalım
İşte istatistik bilimi burada devreye giriyor. Ne yazık ki rakamlar yanıltıcı olabiliyor. Çünkü bu çalışmaların sonucunda statin ilaçları kalp krizi oranlarını yüzde 1.7’den yüzde 1.1’e düşürürken yüzde 35 düzeyinde koruma sağlıyor. Halbuki aynı hasta grubunda yüzde 2-7 oranında yani sayısal olarak 25 bin kişide 500-1400 kişide statinlerin en önemli ve sık yan etkileri olan kas ağrıları, halsizlik, kas krampları gözleniyor.
Son söz olarak vücudumuzun temel yapıtaşlarından kolesterolü, kimyasal yollarla düşürmeye çalışmak yerine düzenli egzersiz, tütün mamüllerinin bırakılması, kilo kaybı ve stresin azaltılmasıyla kalp krizi oranlarının düşürmenin mümkün olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.