Vücut hareketsizliğinin bası yarası gelişmesinde önemli faktör olduğu biliniyor. Bu durum, felç nedeniyle hareketsiz kalan hastalarda neden daha sık bası yarası izlendiğini açıklıyor
Bası yarası yerine kullanılan ‘dekübit ülseri’ deyimi, Latince ‘decumbre’ yani yatmak kelimesinden geliyor. Uzun süre boyunca sırtüstü, yüzüstü ve yan yatma ya da aynı şekilde oturma sonucunda basınç altında kalan bölgelerde oluşan yaralara bası yarası deniyor. Risk; yoğunbakımda
yatan hastalar, kalça operasyonu geçirenler ve omurilik felçliler için oldukça yüksek.
Avrupa Bası Yarası Paneli’nin çalışmalarına göre, bası yaraları dört evreye ayrılıyor. Evrelendirme özellikle takiplerde büyük önem taşıyor. Birinci derece bası yarasında 30 dakika boyunca deri üzerinde geçmeyen kızarıklık izleniyor. Bu kızarıklık, derinin üzerindeki baskının kaldırılmasına rağmen devam ediyor.
Bası yaralarının önlenebileceği evre olması açısından çok önemli. Burada yanıltıcı olan, derinin alttaki kas ve diğer bağ dokularına göre çok daha dirençli olması. Deri basıya dayanırken alttaki dokular kanlanmanın bozulması nedeniyle zedelenmeye başlıyor.
İkinci evredeyse yüzeysel cilt dokularında kayıp izleniyor. Ciltte su toplama ya da ülserleşme de görülüyor. Üçüncü evrede kas dokusunun tamamen kaybolduğu fark ediliyor, bağ dokusu hala dayanıklı oluyor. Dördüncü evrede, bağ ve kemik dokusuna ulaşan ülser burada da kayıplara yol açıyor.
Dijital ölçüm yapılıyor
Bası yaraları uzmanlar tarafından fotoğraf ve şekiller üzerinde tespit edilip inceleniyor. Son yıllarda dijital ölçümlerle çok daha keskin takipler yapılıyor. Bası yaralarının en sık görüldüğü yerlerin bilinmesi, tespit edilmeleri açısından önemli.
Örneğin yatan bir hastada leğen kemiğinin uç kısmı ve topuklar risk altındayken oturan bir hastada tekerlekli sandalyeyle temas halindeki kalça kasları ve dizin arka kısmıyla sırt derisi daha çok korunmalı.
Bilimadamları bası yaralarıyla basınç arasındaki ilişkiyi de araştırdı. Çalışma- larda iki saatlik orta düzeyde bir basının doku ölümüne neden olabileceği izlendi. Deri üzerinde ters yönlerde etki eden makaslama, özellikle çarşafla deri arasındaki sürtünme, nemli dokularda deri direncinin azalması ve yaranın daha çabuk açılması diğer önemli faktörler. Uyku sırasında sağlıklı bireyler, 15 dakikada bir hareket ediyor. Gece boyunca az hareket etmek, bası yarası riskini yükseltiyor.
Beslenmeye dikkat
Tedavide öncelik, yaranın gelişmesini önlemek olmalı. Özellikle yatalak hastaların metabolizma hızları arttığı için kalorisi yüksek gıdalarla beslenmeleri gerekiyor. Buna ek olarak protein ve vitamin bakımından zengin gıdaları da tüketmek önemli. Beslenmenin en doğal yolu, gıdaların ağızdan alımı. Ağızdan alımı engelleyen durumda damardan ya da bağırsaktan beslenme denenebilir.
Kansızlık da bası yaralarının açılmasında önemli bir faktör. Kandaki hemoglobin değeri 8-10 mg/dl’nin altındaysa risk var demektir. Demir ve B vitamini eksikliklerine de dikkat edilmeli.
Hasta sürekli yatıyorsa iki saatte bir yan ve sırt üstü pozisyonlara döndürülmeli. Oturan bir hastanınsa 30 dakikada bir 15 saniye boyunca pozisyonunu değiştirmesi yeterli.
Ayrıca havalı yatak denilen basıncı azaltan ve tüm vücuda yayan yatakların kullanımı yara oluşma ihtimalini azaltıyor. Tüm önlem- lere rağmen yara geliştiyse derecesine göre uygulanan pansumanlar, çeşitli yara örtülerinin kullanımı, hiperbarik oksijen ve ozon tedavileri, manyetik alan ve cerrahi seçenekler değerlendirilmeli.