Hippoterapi, yıllardır denge, güç, koordinasyon, eklem hareket açıklığı, postür ve yürüme sorunlarının tedavisinde kullanılıyor. Gelin, bu terapi şekline yakından bakalım
Tedavi amacıyla atların kullanılabileceğini M.Ö. 400’lü yıllarda Hipokrat, ‘Doğal Egzersizler’ başlığı altındaki yazısında öne sürdü. Fransız Tissot’ysa 1780’de yazdığı ‘Medikal ve Cerrahi Jimnastik’ adlı eserinde at binmenin en faydalı yürüyüş şekli olduğunu yazdı.
İngiltere, bu yüzyılın başlarında atların faydalarını keşfetti, engellilerde ve II. Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerde atla terapi yöntemini uyguladı. 1952’deyse Helsinki Olimpiyatları’nda Liz Hartel, atlı sporlarda gümüş madalya kazandı. Çocuk felci geçiren bu sporcu, at binmenin hastalığa faydalarını kanıtladı.
1960’lı yıllardan itibaren ABD, Kanada ve pek çok Avrupa ülkesinde atla rekreasyonel terapilerin uygulanacağı merkezler açıldı, bu alanda federasyonlar kuruldu ve kongreler düzenlenip bilimsel yayınlar yapıldı. Rekreasyon terapisi; psikolojik, fiziksel, sosyal engellilerin ve hastalıkların tedavilerini çeşitli aktivitelerle desteklemek olarak tanımlanır. Mevcut durumdan iyiye doğru gitme ve bu amaç için çeşitli aktivitelere bunu desteklemeyi benimser. Bu alanda at yardımıyla yapılan tedavi uygulamalarına yani hippoterapiye başlandı.
Tedavi edici hareketler
Hippos, Yunanca at kelimesinden gelir. Hippoterapi, lisanslı bir sağlık personeli tarafından (fizyoterapist, iş-uğraşı terapisti, konuşma patologları, ergoterapistler) yürütülmeli ve denetlenmeli. Terapist, atın hareketlerini tedavi edici bir girişim olarak kullanır. Hippoterapide fonksiyonel kısıtlılıklar, katılım sorunları değerlendirilir ve kasların fonksiyonları iyileştirilerek yürüme kapasitesinde, postür, denge ve mobilite gibi kaba motor fonksiyon parametrelerinde düzelme hedeflenir.
Murphy ve arkadaşları, nöromotor (sinir ve kaslarla ilgili) iyileşmeleri denge, güç, koordinasyon, eklem hareket açıklığı, postür ve yürüme parametrelerinde düzelme, spastisitede azalma olarak tanımladı. Psikomotor (hareket ve becerilerle ilgili) etkileriyse özgüven, özsaygı, motivasyon, dikkat süresi, uzaysal algı, konsantrasyon, öğrenme yeteneği ve de konuşma yeteneğindeki iyileşmeler olarak tespit etti.
Dengeyi sağlıyor
Atın hareket paterni ve de vücut sıcaklığı, derin propriosepsiyon (kişinin kendi vücudunu algılaması) üzerinden tonus (bir uyarıya cevap olarak kasların kasılma yeteneği) azalmasına yol açar. Atın ağırlık merkezinin yürüme sırasında üç boyutlu yer değiştirmesi insan leğen kemiğine benzerlik gösterir. Atın hareketleri denge ve koordinasyona yardımcı olur. Bu denge reaksiyonlarının kolaylaştırılması, normal hareket ve fonksiyonel becerilerin kazanılmasını sağlar.
Bizde de çalışmalar var
Ülkemizde bu konuda birçok çalışma yapıldı. Özellikle Türkiye Binicilik Federasyonu, İstanbul Üniversitesi, çeşitli spor kulüpleri ve sivil toplum örgütlerinin ortak yürüttükleri ‘Atım Kanadım’ projesi, ciddi bir açılım sağladı. Gelecek haftaki yazımda atla terapinin özelliklerine ve hangi hastalarda uygulanabilir olduğuna değineceğim.