Cadde‘Derdimiz bir Türk markası çıkarmak’

‘Derdimiz bir Türk markası çıkarmak’

12.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Birinci yaşını kutlayan EkoTürk’ün genel yayın yönetmeni yardımcısı Ali Değermenci, “Türkiye’nin ekonomi ekranı sloganıyla hareket ediyoruz. Derdimiz bir Türk markası çıkarmak” dedi

‘Derdimiz bir Türk markası çıkarmak’

29 yıldır medya alanında çalışan Ali Değermenci, kariyerine EkoTürk’te devam ediyor. Kanalın genel yayın yönetmeni yardımcılığını üstlenen Değermenci, “Bizim işimiz siyaset değil, ekonomi ve piyasalar. Bu ekran için her adımımda heyecanlanıyorum” dedi. Değermenci’yle EkoTürk’ü ve kendi hikayesini konuştuk.

Haberin Devamı

- Kısa bir süre önce EkoTürk ailesine katıldınız. Kanalın yayın politikasıyla başlayalım.

EkoTürk’ün birinci yaşını 22 Ekim’de kutladık. Yaklaşık altı ay önce de ben başladım. Genel yayın yönetmeni yardımcısıyım. Yönetim kurulu başkanı Cengiz Özdemir, aynı zamanda yayın yönetmeni. Ama fiili olarak yayının bütün operasyonunu ben yapmaya çalışıyorum. Ortada bir başarı varsa Özdemir’in bana inancı ve desteğiyle bugüne geldik. Biz patron işveren gibi değil, birbirine destek olan ve birliktelikten başarının doğacağına inanan bir ekibiz. Bizim işimiz siyaset değil, ekonomi ve piyasalar. ‘Türkiye’nin ekonomi ekranı’ sloganıyla hareket ediyoruz. Yayın politikasına gelirsek... Ekonomik rakamlara Türkiye’den bakıyoruz, buranın kültüründen, geleneğinden değerlendiriyoruz. Ama dünyayı yakından takip ediyoruz.

Haberin Devamı

- ‘Ekranı sevimli hale getirmek’ gibi bir iddianız var...

Ekonomi deyince insanların “Ne bu?” demeyeceği, içerisinde finans, rakamlar, aynı zamanda da kültür-sanat, edebiyat, şiir, gezi ve belgeselin de bulunduğu içerikler var.

- Birçok ekran yüzünü de bünyenize kattınız. Yeni sezonda izleyiciyi neler bekliyor?

Ahu Orakçıoğlu, Özlem Dalga, Evren Bolgün, Murat Tufan, Özlem Karakullukçu, Gözde Özköseoğlu, Melis Durası, Hande Kazanova ve Serpin Alparslan... Bu isimler ekran yüzlerimiz.Arka tarafta ise genç, dev ve dinamik bir ekip var. Toplam 70 kişiyiz. 45-50 kişiyle TV’yi yönetiyoruz. Voice of America stüdyosundan da haftanın altı günü yayın yapıyoruz. Serdar Cebe, canlı bağlanıyor. Çin tarafıyla da görüşmelerimiz var, önümüzdeki dönemde bunun benzerini o tarafla da yapmak istiyoruz.

- Diğer ekonomi kanallarından farkınız ne?

Hafta içi finans ve ekonomide, dünyada ne olup bitiyor, tartışıyoruz. Ama haberlerimiz Türk insanının bakışını yansıtıyor. Daha farklı bir anlatım tarzı, hikayeleştirme, olayların püf noktasını çekip alma... Bu televizyonda yapmak istediğim, olabildiğince her şeyi basitleştirip, insanların algılamasını ve sevmesini sağlamak. Ekibime güveniyorum ve inanıyorum. Bu hikayeyi hep birlikte yazacağız. Diğer arkadaşlarım kusura bakmasın ama ipi biz göğüsleyeceğiz. Derdimiz bir Türk markası çıkarmak. Televizyonculuk tarihimizde küçük bir kadroyla, çok yakında yüzde 100 Türk markası olacağımıza inanıyorum. 

Haberin Devamı

‘İşin entelektüel tarafındayım’

- ‘Yeni Dünya Düzeni’ programıyla da ekrandaki yerinizi alıyorsunuz. Yöneticilikle bir arada zor olmuyor mu?

Bu ekran için her adımımda heyecanlanıyorum. Haftada bir zaten. Sabahtan akşama kadar bütün haberlerin içindeyiz. O yüzden pek zorlamıyor. Bu bir sevda zaten, tutulma hali. Ekrana çıkayım, programlar yapayım, herkes beni izlesin değil olay. Bu işin entelektüel tarafındayım.

- 29 yıldır medya alanında çalışıyorsunuz. Biraz kendi hikayenizden bahseder misiniz?

Radyoculukla başladım. Gazetecilik ve televizyonculuk yaptım. Muhabirlikten editörlüğe, haber müdürlüğünden genel yayın müdürlüğüne kadar neredeyse tüm alanlarda çalıştım. Avrasya feribotunun kaçırılmasını dünyaya duyuran, o görüntüleri çeken ilk gazeteciyim. Sekiz yaşındayken, babam 39 yaşındaydı, ani bir kalp kriziyle hayata veda etti. Kısa süren baba-oğul ilişkisinde bana söylediği, “Yerde gazete parçasını görürsen alıp okumalısın” sözünü hayatımın hiçbir döneminde unutmadım ve gazeteci oldum.Bana kitap okumayı da küçük yaşta anlattı. Bugün 8 bin 500 civarında kitabım var.
Bir gazetecinin bence çok iyi entelektüel olması gerektiğine inanıyorum. Bundan dolayı da hayatımda belirli alanlar seçtim; felsefe, mimari, klasik müzik, resim sanatı, tarih ve ekonomi... Bu alanlarda okumalar ve araştırmalar yapıyorum. Felsefe, tarih ve sanatla ilgilenmeyen bir kişinin genel yayın müdürü olamayacağı kanısındayım.