Önceki gün Mark Zuckerberg’in Senato soruşturmasında
5 saatlik ifadesini soluksuz izledim, film izler gibi.
80 milyar dolarlık Facebook’un kurucusu alıştığımız rahat halinden çok farklıydı bu sefer.
Cevaplarda sık sık duraksadı, ne kadar rahatsız olduğunu açıkça belli etti.
Yine de bu haliyle bile, kriz yönetimi uzmanları tarafından başarılı bulundu.
Zuckerberg’e soru soran Senato üyelerinin bazıları internetten habersiz aile büyüklerinden farksızdı, belli ki konuyla uzaktan yakından ilgileri yoktu.
Bazıları ise “Dün gece hangi otelde kaldığını bizimle paylaşır mısın, geçen hafta kimlerle mesajlaştığını bizimle paylaşır mısın?” diyerek sıkıştırdı Zuckerberg’i.
“Herkesin önünde bu sorulara cevap vermek istemem” dedi Zuckerberg.
Oysa Facebook tüm kullanıcılarının gece nerede uyuduğundan kimlerle mesajlaştığına her türlü bilgiye sahip.
Ve tabii bu bilgileri istediği gibi kullanıp kullanıcılarını reklamlarla istediği gibi manipüle etme gücüne de sahip.
Evet, böyle bir hakkı yok ama gücü var ve o gücü ne kadar iyi, ne kadar kötü kullanacağının da bir garantisi yok tabii.
İşte bu aşamada Zuckerberg, bir önemli bilgiyi daha paylaşıyor.
Facebook’un reklamsız ve ücretli bir versiyonunun da üzerinde çalışıldığını anlıyoruz açıklamalarından.
Her ne kadar “Misyonumuz kullanıcıları birbirleriyle ücretsiz bağlantıya geçirmek” dese de.
Malum, ekonomide altın kural, ücretsiz hiçbir şey yok, ücretsiz sandığınız bir servisin bedeli de ağır oluyor işte.
Hem ayak izimizi hem zihin izimizi takip ediyorlar, biz sosyal ağlarda birbirimizi bulup oturduğumuz yerden kımıldamadan bir telefon ekranı üzerinden sosyalleşebiliyoruz diye sevinirken.
Zeynep Tüfekçi’ye kulak vermek lazım
Zuckerberg’in sorgusundan sonra ilk iş Zeynep Tüfekçi’nin yorumlarını okuyorum.
Zeynep Tüfekçi’yi TED Talk’larıyla tanıdım ve datanın kötü kullanılmasıyla ilgili yıllardır yaptığı uyarıları ilgiyle takip ettim.
Tüfekçi, kendisine yöneltilen “Kongre üyeleri Zuckerberg’e ne sormalı?” sorusuna ne cevap verdiğini açıkladı: “Hiçbir şey!”
Çünkü aslında Zuckerberg’e sorulacak bir şey yok.
Durum ortada, bugün teknolojiyle pek ilgisi olmayan insanlar bile kullandıkları uygulamalar sayesinde bütün bilgilerinin kayıt altına alındığının farkında.
Sadece Facebook değil tüm datamıza sahip olan.
Google da her şeyimizi biliyor, Instagram ve Twitter da, hatta sadece adımlarınızı saysın diye kullandığınız MyFitnessPal uygulaması da...
Burada internetin tüm faturasını Zuckerberg’e çıkaracak bir durum yok aslında, sadece şirketi en büyük olduğu için.
Bunun yerine konunun uzmanları bir araya gelip Facebook’un da diğer aplikasyonların da datalarımızı korumasını sağlayacak önlemler ve daha sonra bunları zorunlu hale getiren yeni, evrensel kanun tasarıları hakkında çalışması gerekiyor.
İşte asıl önemli olan bu.
Ne Zuckerberg’in Senato’ya ifade vermesi ne Facebook’u silmek doğru çözüm.
Peki ama defalarca özür dileyen Zuckerberg suçlu mu?
Bu alanda çalışan diğerleri kadar evet, ama tek suçlu o mu?
Kesinlikle hayır!