Barış pankartlarıyla cenazeler taşınırken hissettiğimiz tam da buydu.
Yaşadığımızdan utandık.
Son günlerde kim bilir kaçıncı kez...
Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız, isyandayız...
Canımız ilk defa yanmıyor, katmerlenerek artıyor acımız.
Şimdiye kadar “Hayat devam etmeli mi, etmemeli mi?” diye tartıştık.
Şimdi ise hayat durdu...
İstesek de, istemesek de…
İzin versek de, izin vermesek de...
Dün ve bugün “Hayatı durduruyoruz” desek de, demesek de...
Tek bir gerçek var, değişmiyor.
Şu anda her şey boş ve anlamsız geliyor.
Sadece yasımızı yaşamak istiyoruz.
Düşüncele-rimizden, görüşlerimizden,
inançlarımızdan tamamen bağımsız ve
hep beraber...
Onu bile beceremiyoruz bazen, yastayız diye düğün evini basanlar bile oluyor.
İşin tuhafı, çok da haksız gelmiyor bu isyan, düğün dernek kutlama hiçbir şeye halimiz kalmadı çünkü...
Terörü kınamaktan, hepimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar ve geride kalanlara sabır dilemekten başka hiçbir şey yapamıyoruz.
Hayatı durduruyoruz gerçekten.
Hiç olmadığı kadar çok sorgulayarak...