Venedik Bienali’yle imtihanımız
Saat: 06.00. Yer: Atatürk Havalimanı.
Güvenlikten geçer geçmez, ellerinde fotoğraf makineleriyle magazinci arkadaşlarımız hazır bekliyor.
Bir gece kulübü kapısından farkı yok görüntünün.
“Herhalde çok ünlü biri gelecek” derken, fotoğrafçılardan açıklama geliyor “Herkes Venedik’e bienale gidiyor. Onun için burdayız.”
Kimlerdensiniz?
Hemen arkasından da soru geliyor, “Sizin grupta kimler var?”
Zaten merhabalaştıktan sonra herkes birbirine aynı şeyi soruyor, “Hangi ekiptensin?”
Bir nev-i, kimlerdensin?
Survivor izleye izleye böyle olduk, herkes safını seçmiş durumda.
İKSV mi, Sabancı Müzesi mi, İstanbul Modern mi, Ahmet Güneştekin mi, Bedri Baykam mı, Maça Kızı mı, St. Regis mı?
Sanki taraf olmayan bertaraf olacak gibi bir durum söz konusu.
Sanat dünyası son derece acımasız, herkes birbirine tepeden bakıyor.
Sanatçı sanatçıya burun kıvırıyor, işlerine bakmadan
“O da sanat mı?’ diyor.
Sonra da “Dekoratif sadece” deniliyor, konu kapatılıyor.
Herkesin hemfikir olduğu tek konu, en saygın kurum İKSV.
Söz konusu İKSV olunca dokunulmazlık uyguluyoruz.
En çok tartışılan: Ahmet Güneştekin
Türkiye’den gelenler arasında Venedik’in en çok tartışılan ismi ise hiç şüphesiz Ahmet Güneştekin.
Uluslararası üne sahip ilk Kürt çağdaş sanatçı olma hedefiyle başladı Ahmet Güneştekin.
Türkiye’deki çağdaş sanat dünyası tarafından uzun süre kabul görmedi, New Yorklu Marlborough Galeri’ye kabul edilmesi bile yeterli bulunmadı.
Halen “Sanat mı, pazarlama harikası mı?”dan başlayan tartışmalar var.
Çağdaş sanat subjektif zaten, beğenirsiniz beğenmezsiniz size kalmış.
Aynı olmasa da benzer bir durum Kutluğ Ataman için de geçerli, her yeni işini sergilediğinde Gezi döneminden gelen eleştiriler su yüzüne çıkıyor.
Politik görüşlerini yerden yere vuranlar çoğunlukta.
Biz her görüşe katılmak zorunda olmadığımızı, ama katılmadığımız görüşlere de saygılı olmamız gerektiğini anlamıyoruz işte.
En medeni, en açık fikirli olması gereken sanat ortamında bile.
Ortada bu kadar emek varken, daha hoşgörülü olabilmeliyiz oysa.
Daha, bizi ileri taşıyacağına inandığımız sanat camiası bile bunu yapamazken, biz nasıl yapacağız?
Orhan Pamuk sürprizi
Venedik Bienali’nde bir de sürpriz bizi bekliyor.
Nicoletta Fiorucci, 5 Eylül’de başlayacak İstanbul Bienali şerefine Palazzo Loredan Dell’’Ambasciatore’de özel bir davet veriyor.
Orhan Pamuk ile birlikte.
Orhan Pamuk aynı zamanda International Friends & Patrons Council (Uluslararası Dostlar ve Hamiler Konseyi) başkanı. Davetin İKSV ile bir ilgisi yok. İKSV’nin bütün konsantrasyonu bugün 14.30’da açılışı yapılacak olan Türkiye Pavyonu’nda.
Körler sağırlar birbirini ağırlar sendromu
Her zaman olduğu gibi her programa yetişme derdindeyiz.
Hiçbir şeyden geri kalmamak için. Sonuç, Venedik’e kadar geldik ama bu gidişle körler sağırlar birbirini ağırlardan öteye geçmemiz, Arsenale ve Giardini’deki farklı ülkelerin pavyonlarını da gezerek ufkumuzu açmamız çok da kolay olmayacak.