Cumartesi akşamı konsere mi gitmeli, gece mi çıkmalı? İşte bütün meselemiz bu kadar basitti. Konsere gitmeyi istiyorduk, trafik gözümüzde büyüyordu. Gece çıkmak istiyorduk, konseri kaçırırsak da üzülecektik. Malum, deşarj olmaya, biraz nefes almaya yine ihtiyacımız vardı.
Önce Maslak’taki Black Box’ta bulduk kendimizi...
Sahnede Blondie, 2 bin 500 kişi ayakta şarkı söylüyor, telefonların ışıkları ortalığı aydınlatıyor. Aynı anda localarda ise daha az coşkulu bir kalabalık, bir yandan sosyalleşiyor, bir yandan sosyal medyayla sürekli bağlantıyı koruma çabasında.
Karşımızda 70’ine gelmiş bir kadın rock yıldızı, Debbie Harry.
Söz konusu yaşlanma olunca kadınlara karşı daha acımasız olunuyor. Biz ‘mihrap yerinde’ dedikçe; erkekler ısrarla itiraz ediyor ama sonuç aksini gösteriyor, 3-4 şarkı dinleriz diye gittiğimiz konserin sonuna kadar kalıyoruz.
Hatta hızımızı alamayıp sonrasındaki partiye de kalıyoruz.
Erkekler ne kadar acımasız olsa da, Debbie Harry hala formunda.
Dün sabah Ali Tufan Koç’un Debbie Harry’yle yaptığı röportajı okuyorum.
Ali Tufan Koç soruyor, “Bugün bir Keith Richards’a, David Bowie’ye bakıp sormadan edemiyoruz: O kadar uyuşturucuya ve partiye rağmen nasıl ayakta kalabildiler?” diye...
“Yıllar içinde tüm kaybettiğimiz o rockstarları, sanatçıları uyuşturucu ya da alkol değil, ne yazık ki yalnızlık öldürdü.
Bunlara Kurt Cobain de Amy Winehouse da dahil. Kendini yalnız hissetmediğin ve yalnız kalmadığın sürece sana bir şey olmaz. Olmadı da...” diyor Debbie Harry.
Haksız mı?
YENi BİR KONSER SALONUMUZ OLDU
Koskoca İstanbul’da bir konser salonumuz yoktu...
Bayrampaşa’da Ora Arena açıldığında sevinmiştik ama hevesimiz kursağımızda kaldı. Sadece iyi salon, iyi akustik de yetmiyor; iyi işletme, iyi organizasyonlar gerekiyor.
Black Box şanslı başladı...
Merkezi konumu ve teknik özelliklerinden çok, Pozitif işbirliği nedeniyle. Hep böyle devam etmesini bekliyoruz.
BRAVO SANA KAAN MÜJDECİ!
Neyse ki arada iyi şeyler de oluyor...
Blondie konseri sırasında bir müjde geliyor Venedik’ten...
İlk uzun metraj filmiyle Venedik Film Festivali’ne katılan Kaan Müjdeci, Jüri Özel Ödülü’nü kazanmış.
Kaan Müjdeci’nin Aslan adlı 11 yaşındaki çocukla, Sivas isimli Kangal köpeğinin bozkırda geçen dostluk hikayesini anlattığı ‘Sivas’ filmine bir ödül de, festivali takip eden uluslararası sinema yazarlarından geliyor.
Filmin 11 yaşındaki başrol oyuncusu Doğan İzci, sinema yazarlarının belirlediği ‘Premio Bisato D’oro’da ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü alıyor.
Demek ki, büyük bütçeler olmadan da iyi filmler yapılabiliyor.
Neyse ki iyi filmlerin hakkını veren uluslararası festivaller var.
Türk sinemasında son zamanlarda vizyona giren birçok vasat filmden sonra, festivaller ve yurtdışındaki başarılar umut veriyor.