Üye olmak ya da olmamak meselesi

İstanbul’da son zamanlarda en çok konuşulan şey belli, Soho House’ a üye olmalı mı, olmamalı mı? Soho House, farklı alanlardan yaratıcı insanları bir araya getirmeyi hedefleyen bir sosyal kulüp. Herkesin üye olmak istediği ama herkesin kabul edilmediği bir kulüp. Özellikle Londra ve New York’ta finansçıları kabul etmemesiyle ve üyelik için uzun bekleme listeleriyle sık sık adından söz ettiriyor. Berlin’den Los Angeles’a, Miami’den Chicago’ya tam 12 şehirde var. 2015’te Soho House’ların en büyüğü İstanbul’da Tepebaşı’nda eski Amerikan Konsolosluğu binasında açılacak.
Önceki akşam Soho Houseların yaratıcısı Nick Jones ve ekibiyle beraber Münferit’te yemekteydik. Nick Jones, ekimde yaptığımız röportajda açıklamıştı, “Bazen hata yapabiliyoruz, yanlış kararlar da verebiliyoruz. Neyse ki hızlı öğreniyoruz. Gelen tepkilere göre kararlarımızda değişiklikler yapabiliyoruz. İstanbul’ da uluslararası üyelik için çok yoğun bir taleple karşılaştık. Bu talebi karşılayabilmek için üyelik prosedürümüzü değiştiriyoruz, dileyen üyelerimiz en başından lokal üyelik yerine bütün evlere üyelik başvurusu hakkına da sahip olacak. Doğruyu bulana dek değişiklik yapmaya hazırız” diye. Peki ama Soho House cephesinde son durum ne?
- Şubat ta açılması bekleniyordu ama yetişmiyor, mart başında açılacak.
- Neler olacak? Restoran- bar, havuz, film salonları, spor salonu ve parti alanı gibi üyelerin faydalanacağı kulüp hizmetleri mart a yetişecek. Ama İtalyan restoranı Cecconi’s, Cowshed Spa, 88 odalı otel gibi üye dışındakilere açık olacak bölümler daha geçe kalabilir.
- Kurucu üyelik için sınırlı sayıda kişi Nick Jones imzalı davet e-maili aldı. Başvurular bu hafta kapanıyor.
- Peki bundan sonra üye olmak mümkün olacak mı? Evet, yakında üyelik başvurusu herkese açılacak. Başvuru formu komite tarafından onaylananlar üye olabilecek. Ama ilk etapta kurucu üyeler dışında üye alıp almamaya talebe göre karar verecekler. Üye sayısı konusunda bir sınırlamaları yok. “Önemli olan üye sayısı değil, kulübü ne kadar çok kişinin kullandığı” diyorlar.
- Yıllık üyelik ücreti ne kadar? Lokal üyelik 1300 euro, uluslararası üyelik 1800 euro, 27 yaş altındakilere ise 650 euro, 900 euro.
- Ödemeler ne zaman yapılacak? Kulüp açılışından birkaç hafta önce.

Çok konuşulan parti

Gecenin ilerleyen saatlerinde Bebeköy’de Backyard’a geçiliyor. Malum, son zamanlarda şehrin en havalı partileri hep Backyard’da yapılıyor. Bkz. Russell Crowe’un ‘Son Umut’ partisi. Kenan Doğulu’dan Tarkan’a birçok popstara styling yapan, Harvey Nichols’dan Hermes’e önemli markalarla çalışan Ceyda Balaban’ın şirketi CBC’nin partisine daha gitmeden “Kate Moss da orada olacak mı?” konuşmaları geçiyor. Doğrusu Kate Moss’a heyecanlanmıyoruz artık. Bodrum’da Lifeco’daki detoks günlerinden, Maça Kızı’ ndaki günlerce süren güneşlenmelerinden alıştık artık. Ama dünyaca ünlü Türk fotoğrafçı Mert Alaş’ı görünce heyecanlanıyor herkes. Mert Alaş ve ortağı Marcus Piggott, Madonna’dan Julia Roberts’a aklınıza gelebilecek bütün ünlü isimlerin fotoğraflarını çekiyor.
Mert Alaş’ı geçince biraz ileride Beren Saat-Kenan Doğulu, Ece-Ozan Doğulu var. Bir köşede Serenay Sarıkaya, başka bir köşede Başar Savur arkadaşlarıyla sohbette. Derken Soho House’cular da katılıyor. Gecenin finali ise Emirgan Pizza’da yapılıyor.

Karaköy’ de keşfedilmesi gereken mekân

Silsile vizyona girdiğinde Karaköy’ün artık bir filmi var demiştik. Filmde geçen, kafe olması planlanan yer Gümrük adıyla 9 ay önce kafe olarak açıldı. Ama hâlâ keşfetmeyenler var, çünkü saat 19.00’da kapanıyordu. Bu hafta itibariyle Gümrük akşamları da açık bir restoran haline geldi.
Sahibi Vizontele’den Hokkabaz’a birçok filmin sanat yönetmenliğini de yapan Yaşar Kartoğlu. Yaşar Kartoğlu, aynı zamanda Galatasaray’daki Ara Kafe’nin de sahibi. Zevkli ve ruhu olan mekânlar yaratıyor. Dört katlı binadaki Gümrük’ü her katında başka bir konsept olan karışık bir yer yapmak istemiyor. Zaten gezerken görüyorum, hepsi ayrı güzellikte ama bir bütünlük var. Duvarlarda Ara Güler fotoğrafları dikkat çekiyor. Ara Güler de bir masada arkadaşlarıyla sohbette. Başka bir masada ise Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel var. Şemsa Denizsel, Gümrük’ün menüsüne de danışmanlık yapmış. Mutfakta ise Yunan şef Stavriani Zervakakou var. Modernize edilmiş İstanbul yemekleri yapıyor. Menü her gün değişiyor, az ve öz çeşitten yanalar. Gümrük gibi bir seçeneğin artık akşamları da açık olması büyük şans. İlk fırsatta tekrar gidilmeli.