Türkiye’nin yeni tanıtım yüzü Julianne Moore. Meclis’te Julianne Moore’a itiraz edenler çıktı. Dün İzzet Çapa “Julianne Moore yerine, Woody Allen’a bir film çektirilseydi” dedi. Woody Allen’ın 7 yaşındayken taciz ettiği iddia edilen kızıyla ilişkisini sinema kariyerinden bağımsız tutarak tabii.
Julianne Moore’lu tanıtım filmine imza atan Emrah Yücel’in aslında tam da böyle bir film projesi vardı. Hatta Woody Allen ile konuşmuş ve anlaşmıştı. Ama bu proje sonradan iptal edilmek zorunda kaldı. Peki ama neden?
ÇOKTAN ‘SöR’ OLMUŞTUMAylar önce Los Angeles’taki ofisinde yaptığım röportajda Emrah Yücel, bu konuya şöyle açıklık getirmişti:
“Modern İstanbul’u göstermekle ilgili stratejimiz yok. Olduğu zaman Woody Allen gelir İstanbul’da aşk filmi çeker. Ben bile konuştum Woody Allen’la. Bize para vereceksin, reklam filmi çekilecek gibi yaklaşıyorlar. Kültürel algı üzerine kurulu bir sistem yok. Neden Reina ve AVM’lerde film çekilsin, Kapalıçarşı çatılarında motosikletle gitme şansı varken?”
Woody Allen’la ne konuştunuz?2009’da telefon geldi, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı sizinle tanışmak istiyor diye. Kalktım, gittim. 2006’da, 2010 Avrupa Başkentliği’ne başvurulurken 10 ünlü yönetmenin kısa filmlerinden oluşan bir İstanbul filmi projesi varmış. “İlgilenir misin?” dediler, “Seve seve” dedim.
Bir de tavsiyede bulundum, filmin bütün parasını siz vermeyin, bir stüdyo, bir dağıtımcı ortak alın diye. İki ay sonra Lars von Trier, Spike Lee, David Lynch, Woody Allen gibi isimlerin bu projeye katılmak istiyoruz diye imzalı mektuplarını getirdim.
“Bir de Türk yönetmen, Ferzan Özpetek olmalı“ dedim. “Tam istediğimiz gibi” dediler. Universal dağıtacak diye konuştuk. Bir süre sonra projeyle ilgilenenler yolsuzluk nedeniyle istifa etti. Proje ortada kaldı, kimse sorularıma cevap vermedi.
4 ay sonra yeni yönetimle görüştüm. Yılda 300 film yapan Film Finance şirketinin yöneticilerini Türkiye’ye getirdim. Bu arada David Lynch tretman bile yazdı. Sonuç alamayınca Hayati Yazıcı’dan randevu aldım, tekrar Türkiye’ye geldim sırf bu randevu için. Randevu 13.30’daydı, akşama kadar bekledim. Sonunda ben gidiyorum dedim. 4 ay sonra mektup geldi, projeniz iptal oldu diye.
BU ÇALINTI DEĞİL FORMATTIR Bu arada Mustafa Altıoklar da size karşı açıklamalar yaptı.“Neden böyle bir projeyi afişçi Emrah yapıyor?” dedi. “İstanbul’u anlatan projeyi Türk yönetmenler yapmalı. O proje ‘New York I Love You’ projesinden çalıntı” dedi. Halbuki bu bir formattır. Buna benzer çok film var.
Bunlar sizi nasıl etkiledi?Üç yıl Santa Monica’da kurulan ‘Locations’ fuarına katıldım. Yapımcılar, yönetmenler gelip filmlerini hangi lokasyonda çekmek istediklerine bu fuarda karar verir. Louvre Müzesi bile stand açar, kostümleri bile veririz derler. Bu fuara kendi paramla katıldım, elemanlarım gönüllü çalıştı. En son ‘En iyi bilgi veren stand ödülü’ aldık. ‘High School Musical’in yapımcısı yeni müzikalini İstanbul’da çekmek istedi. Madalyayı alıp o dönemki Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a gittim, belki bu işi büyütebiliriz diye. “Türkiye’yi izinsiz temsil etmek suç, biliyorsun değil mi” dedi.
İngiltere için bu kadar uğraşsam ‘Sör’ unvanını almıştım. Türkiye’de ödüllendirme sistemi yok. İçimde kırıklık var. 20 yıldır Amerika’da yaşayan bir Türk olarak benim için Arif Mardin ve Ahmet Ertegün’le büyümek çok önemli. Türkiye’de bir sürü insan sevmez onları. Onlardan duyduğum hikayeleri tekrar ediyor gibi hissediyorum kendimi.’