Türk koleksiyonerler Palm Beach’te

Palm Beach, ABD’nin en zengin şehirlerinden. Standard Oil’ın kurucusu Henry Morrison Flagler tarafından bir tatil adası olarak planlanmış.

O zamanlar iki otel varmış burada, Royal Poincina ve The Breakers.

Bu lüks otellerde çalışacak personel için de bir şehir kurulmuş, oraya da West Palm Beach denilmiş.

Palm Beach de, West Palm Beach de kısa zamanda popüler olmuş. John Lennon’dan Kennedy ailesine, Michael Jackson’dan Donald Trump’a, Vera Wang’den Bernard Madoff’a birçok isim zamanında buradaki evlerinde yaşamış.

Palm Beach sakinlerinin gelir düzeyi kadar yaş ortalaması da yüksek ama bizdekinin aksine kimse siyah giymiyor, herkes pembeler, çiçekler içinde.

Bizim Abdi İpekçi Caddesi gibi olan Worth Avenue’da mağazaların vitrinlerine baktığınızda görüyorsunuz, burada moda farklı.

Hava 20 derece, Palm Beach’li kadınlara göre tam kürk havası. Onların kışı tabii, 20 dereceye alışık değiller, belli ki kürkleri gezmeye çıkarmak için tek fırsatları ve bütün dünyanın aksine burada kürk hâlâ moda.

Her yıl düzenlenen Palm Beach Jewelry, Art & Antique Show’u sadece burada yaşayanlar değil, dünyanın önemli koleksiyonerleri geziyor.

İsim vermeyelim ama Türkiye’den de tanıdık koleksiyonerler açılıştaydı.

Sanat fuarlarından farklı, mücevher ve antika bölümleriyle Paris’teki antika bienalini andırıyor biraz. Paris Antika Bienali’nin direktörü anlatmıştı, “Artık mücevher ve antikaya ilgi çekebilmenin yolu çağdaş sanattan geçiyor.”

Bir aynanın önünde “Take a selfie, fake a life” neon eseri var.

Herkes önünde selfie yapıyor, ‘fake a life’ kısmını umursamadan.

Bir başka galeride Norman Rockwell’in Saturday Evening Post’ta ünlenen eserlerinden biri 3.9 milyon dolara satılıyor.

Özmenoğlu’nun eserleri sergileniyor

Fuarı gezerken gözlerime inanamıyorum, karşımda Atatürk’ün dans eden bir portresi var. Post-itlerden yapılan eser Ardan Özmenoğlu’nun, Bostonlu bir galerinin standında sergileniyor.

Önünde fotoğraf çekenler var, hemen aralarına katılıp ben de bir fotoğraf çekiyorum ve Ardan’a gönderiyorum.

Ardan’ın eserleri Palm Beach’te karşıma çıkınca ne kadar şaşırıyorsam, Ardan da Palm Beach’teki fuarı gezmeme o kadar şaşırıyor.

Çağdaş Türk sanatçılar yurtdışında da önemli fuarlara katılıyor, önemli galerilerle çalışıyor ama çoğundan haberimiz bile olmuyor, sanatçıları tanısak bile.

Oysa, yurtdışında karşınıza çıkınca kendi eserinizmiş kadar çok gurur duyuyorsunuz. Palm Beach’teki fuarın bugün son günü, daha sonra fuarlar Naples ve Aspen’de devam edecek.

Gece hayatı bir Türk’ten soruluyor

Fuar çıkışı West Palm Beach’te Cafe Centro’ya gidiyoruz. Cafe Centro bir İtalyan restoranı, canlı müzikli bir piano barı da var.

Hafta içi bile tıklık tıklım, müzik de dans edenler de kaldırımlara taşıyor.

Restoran, aynı zamanda sanat galerisi olarak da hizmet veriyor.

Duvarlardaki resimler satılıyor. İlginç olan, Cafe Centro’nun sahibi de Türkiye’den, ABD’de T.K. diye bilinen Turgut Kaytmaz.

Ses dergisinin yarışmasında Salih Güney ve Kuzey Vargın’la ilk 3’e giriyor. Daha sonra devlet bursuyla üniversite eğitimi için New York’a gidiyor. Gidiş o gidiş... New York’ta işletme okuyor, daha sonra da restorancılığa başlıyor.

New York’un meşhur restoranlarından Pescatore’nin kurucusu. Hatta Tarkan bile New York günlerinde Pescatore’ye komşuydu.

West Palm Beach, son yıllarda büyük bir değişim geçirmiş, bizim Karaköy gibi popüler bir yeme-içme-eğlence destinasyonu olup çıkmış.

Bu değişimin öncüsü de Turgut Kaytmaz’ın Cafe Centro’su olmuş, o yüzden TK denince burada bütün kapılar açılıyor. Cafe Centro’da da Türkiye’den tanınmış koleksiyonerlere rastlıyorum.

Dünya çok küçük.

Nereye giderseniz gidin, karşınıza sizi şaşırtan bir Türk çıkıyor.