Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyanın her yerinden tasarım, mobilya ve dekorasyonla az ya da çok ilgili herkes bu hafta Salone del Mobile fuarı ve Tasarım Haftası için Milano’daydı.
Boşuna demiyorlar, İtalya ‘Made in Italy’ etiketinin gücünü biraz da bu haftaya borçlu.
Şehrin dört bir yanında sergiler düzenleniyor, Zona Tortona’dan Triennale ve Brera’ya birçok bölgede açılışlar ve partilerde sosyalleşiliyor.
Sosyalleşmek de işin parçası zaten, yaptığınız iş ne kadar iyi olursa olsun fark etmiyor, duyurmak için kendi sosyal ağınızı yaratmanız gerekiyor.
Eskiden fuar alanından ilham alınırdı, şimdi sadece alış-satış yapanlar fuarda.
Artık markalar da işlerini şehre yayılan sergilerle duyurmayı tercih ediyor.
Ürünleri stantlarda olduğu gibi sergilemek yerine, bir konsept yaratıyorlar.
Wallpaper dergisi sergisi için bir pasajı otele çevirdi, Tom Dixon Ceaserstone ile birlikte ‘The Restaurant’ adını verdiği sergiyle yeni ürünlerini 4 farklı restoran tasarımıyla sergiledi.
Geleceği hayal ediyorlar

‘Tasarım, işin kreması değil’

Bir Türk markası da Tasarım Haftası’nda sergisiyle dikkat çekti.
Eczacıbaşı Grubu’na ait VitrA, banyo ürünlerini fuarda sergilemekle yetinmedi, tasarım direktörü Erdem Akan’ın küratörlüğünde bir sergiyle karşımıza çıktı: ‘Bath Time, Good Time’.
Erdem Akan, uzun yıllardır işlerini çok beğenerek takip ettiğim bir endüstriyel tasarımcı.
Özellikle ‘East meets West’ çay bardaklarını ve bira şişelerini geri dönüştürerek tasarladığı kristal görünümlü bardak ve kadehlerinin yeri ayrı.
‘Bath Time, Good Time’ sergisinde VitrA tasarım ekibiyle birlikte Türk ve yabancı tasarımcılarla çalıştı.
Peki ama kimler?
Sezgin Aksu, Mario Trimarchi, Joseph Forakis, Terri Pecora, Setsu / Shinobu Ito, Diego Grandi, Sertan Özbudun.
Her bir tasarımcı rahatlama, güzellik, meditasyon, denge, hareket, an, mahremiyet ve bakım gibi farklı alanlarda geleceğin banyosunu tasarladılar.
Trumbo’nun işyerinin modern versiyonu
Sertan Özbudun’un salıncaklı küveti son zamanlarda izlediğim ‘Trumbo’ filmini hatırlattı.
Dalton Trumbo, başta ‘Roman Holiday’ olmak üzere birçok filmle En İyi Senaryo Oscar’ını alan bir senarist.
Kirk Douglas’ın ‘Spartaküs’ü ve Otto Preminger’in ‘Exodus’unun da yazarı.
Uzun yıllar, komünist olduğu gerekçesiyle Hollywood’da kara listeye alınmış ve gerçek ismiyle çalışması engellenmiş.
İşlerini kabul ettirebilmek için gece gündüz çalışmış ve hayatını anlatan filmde gördük, senaryoları küvette oturarak daktiloda yazmış.
Çocukları kapıyı vurunca, “Çalışıyorum, burası benim işyerim” cevabını vermiş.
Özbudun’un tasarladığı banyo da Trumbo’nun işyerinin modern bir versiyonu.
Tasarımın AR-GE’si burada
Aslında bu serginin de bu haftanın da amacı tasarımın AR-GE’sini yapmak, tasarıma global bakmak.
Bu sergi sadece geleceğin banyosunu tasarlamıyor, VitrA’nın aynı ismi taşıyan İsviçreli mobilya markasından da ayrışması için önemli bir adım.
Ne kadar çok kişiye ulaşırsa, bir Türk markası olarak bilinirliği de o kadar artacak.
Üstelik bunu Erdem Akan gibi güçlü bir tasarımcının başında olduğu bir ekiple yapması da önemli. “Türkiye’de ne yazık ki tasarım işin kreması gibi, yaptık bitti iş, hadi üstüne biraz da krema ekleyelim deniliyor” diye anlatıyor Erdem Akan.
Sahnesi de tasarımları kadar başarılı, bir şovmen kadar komik.
En olmadık yerde, son derece ciddi bir halde “Tasarımcı olabilirim ama şekilci değilim” diye başlayıp herkesi gülmekten yerlere yatırabiliyor.
Kim bilir, belki Erdem Akan’ın direktörlüğündeki ‘Bath Time, Good Time’ sergisi Milano’dan sonra Londra Tasarım Haftası’na da gider ve daha çok kişiye ulaşır.
Yolu Milano’ya düşenlere hatırlatalım, sergi, yarın akşama kadar Foro Buonaparte No: 60’da görülebilir.