‘Çok merkezi, manzaralı, Akmerkez’e 5 dakika uzaklıkta, yepyeni...’
Bu sıfatları okuyunca satılık ya da kiralık bir ev ilanından bahsettiğimi sanabilirsiniz. “Fiyatlar 18 bin TL’den başlıyor” deyince metrekare fiyatından söz ettiğimiz, lüks bir gayrimenkul projesi de sanabilirsiniz. Ama fena halde yanılıyorsunuz!
Artık bu özellikler sadece
hayattayken değil, sonrasında da aranıyor.
Dün sabah ‘Ulus’ta sosyete mezarlığı’ haberiyle sarsıldım. “Evet, artık hiçbir haber bizi
şaşırtamaz” dediğimiz noktada
bir yenisi daha çıkıveriyor
karşımıza.
Gökhan Kimsesizcan yazısında, bir de mezarlık fotoğrafları paylaşmış. Tanınmış aileler ve kabristan taşları...
Hepsinin ortak özelliği de, taşta adı yazan ailelerin bütün fertlerinin hayatta olması. Hepsine uzun ömürler dileyerek devam edelim.
Ulus’ta eski sosyete pazarında kurulan mezarlık henüz çok yeni zaten.
Tam da bu satırları okurken karşımdaki arkadaşım “Biz önünden geçtik, hatta bir de fiyatları merak edip sorduk” demesin mi!
Şimdi mezarlık fiyatı merak eden bir arkadaşım olmasını açıklayamayacağım ama öğrendiklerimi paylaşabilirim sizinle.
“18 bin liradan başlayan fiyatlara yer bulunmuyor artık, hepsi tükendi” demiş bekçi. Yer kalmadığı için şimdi rayiç 80 bin liraya çıkmış. Önceden alanlardan devir alabiliyormuşsunuz ancak.
Aramızda konuşuyoruz, “Gökdelenlerden sonra şimdi sırada mezarlıklar mı var?” diye. Ne diyeceğimizi şaşırıyoruz!
LONDRA’DA DİCE KAYEK WORKSHOP’I
Amsterdam’a gitmek üzere havaalanındayım. Dice Kayek’in tasarımcısı Ece Ege’yle karşılaşıyorum. “Paris’e gidiyorum şimdi, yarın da Londra’ya geçeceğim” diyor. Biliyorsunuz, Dice Kayek Londra’da Victoria&Albert Müzesi’nde ‘Jameel’ adlı önemli bir ödül aldı. Ödül aldıkları koleksiyon hâlâ bu müzede sergileniyor.
Ece Ege, Londra’da bu hafta sonu Victoria&Albert Müzesi’nde bir workshop vereceğini anlatıyor, heyecanlanıyorum. Daha önce aynı müzede Hüseyin Çağlayan’ın bir konuşmasını dinlemiştim ve gurur duymuştum. Dice Kayek’in
workshop’ını da merakla bekliyorum.
Salı günü Esma Sultan Yalısı’nda Dice Kayek’in Jameel ödülünü kutlayacağız. Artık o zaman Ece Ege’den ayrıntıları da dinleriz.
RESTORAN ORGANİK, ÇİÇEKLER PLASTİK!
Amsterdam’da De Kas adlı restorandayız. Restoranın özelliği her şeyin organik olması.
Hatta bunun için bir de küçük sera yapmışlar restoranın bahçesinde. “Yediğiniz bütün meyve ve sebzeler burada yetişiyor” diyorlar ve “Hatta buraya sığmayanlar da yine kendi bağlarından, şehir dışından geliyor” diye anlatıyorlar.
Yemeğin sonunda gelip “Restoranı gezdirelim size, seramızı görmelisiniz” de diyorlar. Her sebze ve meyvenin önünde durup tek tek bilgi veriyorlar.
İşte organik çılgınlığı böyle bir şey! Herkes çok önemsiyor artık.
Derken restoranın baş köşesinde duran dev saksılara bakıyoruz. “Ne kadar güzeller, laleler şehrinde çiçekler de harika” diyecek oluyoruz; bir de bakıyoruz, o da ne?
Bildiğiniz plastik çiçek.
İstediğiniz kadar organik peşinde olun, şu anda dünyada nereye giderseniz gidin karşınızda plastikler buluyorsunuz işte!