Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sanki bütün İstanbul bu anı bekliyormuş gibiydi. Nasıl bir merak, heyecan, telaş, kaçırma korkusu, “ben de oradaydım” deme isteği…
En azından hatırı sayılır bir kitle için perşembe gecesi önemliydi.
Açıldı, açılacak derken sonunda sadece kurucu üyelerine ve birer misafirine özel bir davetle hayatımıza girdi Soho House İstanbul.
Soho House’un sırrı belli, kendinizi belli bir çevreye ait olma hissinizi tatmin ediyor. Levent Erden’in her zaman söylediği gibi “Artık insanlar sahip olmak değil, ait olmak istiyor.”
Çok istediğiniz bir şeye sahip olduğunuz anda artık bir şey ifade etmemeye başlıyor, değerini kaybediyor, mutluluk getirmiyor.
Çünkü artık sonsuz takside satın aldığınız eşyalar değil, deneyimler mutluluk veriyor.
Yalnız olmadığınızı bilmek, sizin gibi düşünen, benzer zevkler ve beklentiler içinde olan başkalarının da olduğunu görmek iyi geliyor.
İşte o yüzden insanı asıl zenginleştiren, belli bir çevreye ait olduğunu hissetmek.
Soho House da bunu başarıyor işte, kendinize benzediğini düşündüğünüz insanlarla bir arada çok güzel bir fanusun içine girip gerçeklerden tamamen kopabileceğiniz başka bir dünya yaratıyor.
Amaç, yaratıcı insanları bir araya getirmek.
Bunun için de ısrarla hatırlatıyorlar, rahat kıyafet kuralını.

Fotoğraf ve telefon yasak!
Yine de bizim en yakışıklı oyuncularımız bile ağır ağbi imajlarından taviz vermiyor ve üstlerinden ceketlerini eksik etmiyor.
Olsun, yine de ilk gün herkes fotoğraf çekme yasağına da, telefonda konuşma yasağına da uymak için tuhaf bir şekilde elinden geleni yaptı.
Arada dayanamayanlar da oldu tabii. Yine de daha ilk günler olduğu için herkes çok özenli.
Zaten fotoğraf çekmek isteyenleri kibarca uyarıyorlar,
“Başkasının selfie’sinde arkada siz çıkmaz istemezsiniz herhalde” diye ya da “Çalışırken yanınızda yüksek sesle telefonda konuşan birini ister misiniz?” diye tatlı tatlı soruyorlar.
Böyle açıklamaları duyunca herkes telefonunu elinden bırakıyor.
Yapabiliyormuşuz demek ki.
Motivasyon olunca.

Haberin Devamı

Lokasyon atmadan buluşulmaz!
Kulüpte herkesi etkileyen başka bir şey var.
Serbestlik, yemek, eğlence, müzik, kalabalık, manzara, her katta ve odada farklı bir sürpriz…
Beni en çok etkileyen ise binanın ta kendisi.
Eski Amerikan Konsolosluğu’nun bulunduğu Tepebaşı’ndaki Palazzo Corpi başlı başına bir sanat eseri.
Sırf tavan süslemeleri yeter!
Şahane restore edilmiş.
Tabii bunda Hakan Ezer’in de etkisi olduğunu öğreniyorum.
Yatırımcılar Serdar Bilgili ve Ferit Şahenk de bu konuda bir tebrik hak ediyor.
Daha çok yeni olduğu için mi, yoksa gerçekten de en büyük Soho House, en azından şimdilik, olduğu için mi bilemiyorum ama “Burada bir arkadaşınızla buluşmaya sözleştiğinizde lokasyon atmak lazım, yoksa birbirinizi bulamazsınız” diyenler oluyor.
Haksız değiller.

Haberin Devamı

Şanımız yürümüş!
Gelelim asıl meseleye, fiyatlara.
Evet, kulüp restoran ve barlarındaki fiyatlar son derece makul.
Aynı ayardaki restoran ve kulüplerden çok daha uygun.
Ama tabii her ülkedeki ‘evlere’ girebilmek için 1800 euro artı kdv ile 2124 euro gibi bir rakamı gözden çıkarmak gerekiyor önce.
Sadece bu da yeterli değil. Finansçıysanız hiç şansınız yok, kulübe uygun bulunmuyorsunuz, kabul edilmiyorsunuz. Gerçi, Soho Housecuların bizi anlaması hala çok zor.
Her ne kadar Soho Houseların yaratıcısı Nick Jones, “Gittiğimiz her ülkeye, her şehre adapte olmaya çalışıyoruz. Doğruyu bulana dek değişiklik yapmaya hazırız” dese de. Malum, bizde artık kimse tek işle yetinmiyor.
Herkes ‘multi - tasking’ durumunda, bir koltuğa kaç karpuz daha sığdırırım derdinde. Buna rağmen üyelik aidatı Türkiye şartlarına göre çok yüksek. Ne yazık ki yaratıcı alanlarda çalışanların çoğu yüksek rakamlar kazanmıyor. Tabii bir de Berlin gibi para birimi euro olan bir şehirde bile üyelik aidatı 1500 euro iken, İstanbul’da bu rakamın neden daha yüksek olduğu da şanımız almış yürümüş hissi veriyor. Özellikle de dolar ve euro bu hızla tırmanırken...

Haberin Devamı

Soho House’un sırrı ne

İzzet Çapa’nın Konsolos’u
İzzet Çapa’nın yeni restoranı Konsolos, 10 gün sonra Soho House’un yan binasında açılıyor.
Bu binada da Soho House’un yüksek tavanlı otel odaları olacak. Hatta aralarında bir de ‘playroom’ dedikleri tam ortasında banyonun olduğu eğlenceli bir oda ve bir loft daire de olacak.
Konsolos’un Instagram hesabında ‘Soho House İstanbul’da açılıyor’ duyurusu var. Ama Soho Housecular ısrarla “Bizimle bir ilgisi yok, yanımızı kiralamışlar sadece” diyor. İzzet Çapa, yaptığı her işi, röportajları da dahil, ciddiyetle ve titizlikle yapıyor. Eminim, Konsolos da kendi alanında iyi olur ve tanıtımında Soho House’a ihtiyacı olmaz. Zaten bu kadar ayrı iki yerin kalabalığı birbirine ne kadar uyar, aynı bahçe içinde birbirleriyle nasıl geçinirler ve daha önemlisi Konsolos’tan çıkıp Soho House kapısını zorlayanlara bir üye kulübü olduğu nasıl anlatılır? Çok yakında hep birlikte göreceğiz.