Ben anılara önem veririm. Bir romancı olarak benim için mutlak bir şimdiki zaman yoktur, her şey değişken niteliktedir. Şimdiki zamanı ve geçmişi birbiriyle karışık yaşarız. Şehirde gördüğümüz her şey geçmişi hatırlatır. Şehirlerimizi, anıtlarımızı, meydanlarımızı, binalarımızı korumaya önem veririz. Çünkü her biri anılarımızı anımsatır. Bunu önemserim çünkü anılarımıza tutunma ihtiyacı içimizde gayet güçlü mevcuttur. Diyelim ki şehirde belli bir yerdeyken fena halde
Maçka’da yok olan ağaçlar
Yukarıdaki sözler Orhan Pamuk’a ait. Tam da cumartesi günü, eski Maçka Oteli’nin, yeni açılan St Regis’ın önündeki iki dev ağacın kesildiği saatlerde okudum Zeynep Miraç’a verdiği röportajı.
O ağaçlar öyle sanıldığı gibi bir günde, tam da açılış öncesi manzarayı açmak için kesilmedi.
Sadece otel ya da sadece belediyenin soumluluğu da değildi.
Uzun bir süreçti, önce betonlarla çevrildi, sık sık yenilenen kaldırım taşları itinayla dizildi etrafına.
Onun sonucunda kurudu ve ‘tehlikeli’ olmaması gerekçesiyle kesildi.
Direkleri ve duvarları çiçeklendirme için 32 milyon lira harcandığı söylenirken, ağaçlardan gönül rahatlığıyla vazgeçebiliyoruz işte.
Kendimi bildim bileli orada olan ağaçlar birkaç saat içinde yok oldu.
Bir şey yapamadık, anılar böyle kayboluyor işte.
Google ile müze gezisi
Orhan Pamuk’la ilgili çok önemli bir haber hak ettiği yeri bulamadı.
Google, artık Masumiyet Müzesi’nin sanal ortamda gezilmesini sağlyor.
Evet, bu İstanbul’da yaşayanlar için çok önemli bir gelişme değil çünkü Çukurcuma’ya gitmek, sanal ortamda gezmekten çok daha eğlenceli.
Ama bir de İstanbul’a gelemeyenler var.
Masumiyet Müzesi’nin artık her Orhan Pamuk okuru tarafından gezilebilecek olması çok önemli bir gelişme.
Bu, aynı zamanda Google’ın nasıl bir evren yarattığının da kanıtı.
Google artık sadece bir arama motoru değil, kültür-sanattan spora her alanda farklı projeleriyle ufkumuzu açıyor.
Değerini bilmek lazım.
Çok yakında: Spago
Maçka’da St. Regis Oteli pazar günü açıldı.
Açılış öncesinde yaşananlar belli ki talihsizlikti. Zaten biraz kötü niyet olsa, açılıştan hemen önceki gün yapılmazdı.
Kaldı ki Demet Sabancı Çetindoğan’ı tanıyanlar bu konudaki hassasiyetini de biliyor.
Peki ama otel nasıl olmuş? St Regis, Tom Ford’dan Audemars Piguet’e butikleriyle de, otelin adını taşıyan brasseriesiyle de, 8 Mart’ta açılacak olan Spago restoranıyla da son derece şık. Spago, Los Angeles’ta tanınan şef Wolfgang Puck’ın önemli restoranlarından.
Fransız mutfağı ve California mutfağının bir araya geldiği bir mönüsü var.
Haftaya otelin terasında açılıyor. Artık Türkiye’ye yurtdışından önemli restoran zincirlerinin de, tanınmış şeflerin de gelmesine alıştık.
Bakalım, Spago’yu hemen benimseyecek miyiz?
Sotheby’s’den Çukurcuma’ya
Cumartesi günü ruhumuzu beslemek, ufkumuzu açmak için iki programımız vardı.
Biri Park Hyatt’da Sotheby’s’in fotoğraf koleksiyonerliği üzerine semineriydi. Simone Klein, pekala sizin ya da benim yapabileceğimiz bir konuşma yaptı İstanbul’un önemli koleksiyonerlerinin ve sanatçılarının bulunduğu bir salonda. Konuşmanın ana fikri sevdiğiniz eserleri toplayındı.
Doğrusu Sotheby’s gibi bir kurumdan daha yaratıcı ve öğretici bir şeyler duymak isterdik… Hemen sonrasında ise Çukurcuma’da Blok Art Space’de ve Faik Paşa Caddesi’nde inşaat halindeki boş bir binada son zamanlarda gördüğüm en eğlenceli sergilerden birini gezme şansım oldu, Rabia Güreli sayesinde. Ebru Yetişkin’in küratörlüğünü üstlendiği ‘Dalgalar’ sergisinde Candaş Şişman’dan Refik Anadol’a işlerini çok beğendiğim sanatçılar ses, ışık, beyin, mekanik ve manyetik dalgalarla gündelik gelgitlerimizi anlatıyor.
Her küçük hareketin bir diğerini nasıl etkilediğini ve nasıl bir dönüşüme neden olduğunu görüyorsunuz sergide.
Ne yazık ki sergi bu hafta sonu bitti ama Blok Art Space’i yakından izlemekte fayda var.