Yazar-yönetmen Berkun Oya ve prodüktör Nisan Göknel’in kurduğu Krek, 2010 Aralık’tan beri Santralistanbul’da müstakil bir binadaydı.
Bilgi Üniversitesi yönetimince Krek’e tahsis edilen bu binada tasarlanan 75 kişilik mekan; oyunların bir camın arkasından izlenmesi ve oyunun kulaklıkla dinlenmesiyle özgün bir sahneleme anlayışına sahipti.
‘Güzel Şeyler Bizim Tarafta’, ‘Bayrak’, ‘Hoop Gitti Kafa’, ‘Babamın Cesetleri’ ve ‘Iska’ gibi ses getiren oyunları burada izledik.
Şimdi ise üzüntüyle öğreniyoruz; Bilgi Üniversitesi ve Krek arasındaki sözleşme sona erdiği ve üniversite yönetimi sözleşmenin uzatılmamasına karar verdiği için topluluk, bu ay sonunda sezonu kapatacak ve mayısta binayı boşaltacak.
Krek, son oyunları ‘Babamın Cesetleri’ ve ‘Iska’yı nisan sonuna kadar sahneleyecek. Santralistanbul’a 26-27 Nisan’da düzenleyecekleri Büyük Ev Ablukada konseri, oyun ve çimlerdeki buluşmayla veda etmeye hazırlanıyorlar.
DEĞİŞİM FESTİVALLE BAŞLADI
Önce çağdaş sanat müzesinin kapatılması ve üniversite koleksiyonunun satışa çıkarılmasıyla, şimdi de Krek’in ayrılmasıyla Santralistanbul’un ilk günlerdeki kültür-sanat ve yaşam alanı olarak kurgulanan çıkış noktasından iyice uzaklaşılıyor.
Evet, Santralistanbul, heyecan verici bir projeydi. Üniversitenin kültür-sanatla iç içe olması iyi bir örnekti. Peki ama bir üniversite, bütün şehir için bir yaşam alanı olmalı mıydı? Elbette, öğrenciler ve akademisyenlerin yaşam alanı olmalıydı. Ama şehrin gerekli gereksiz bütün davet ve partilerine ev sahipliği yapmasına gerek yoktu.
Santralistanbul’daki değişim; One Love Festival’liyle ortaya çıktı. Alkol yasaklandı, Otto Santral kapandı, hemen ardından bir veda haberi daha geldi.
Tamirane, dört yıl sonra Santralistanbul’a veda ettiğini açıkladı. İçerik uyumsuzluğu, Santralistanbul’un bir yaşam alanından bir üniversite kampüsüne dönüşümü gerekçe olarak gösterildi.
Sanki Santralistanbul’da tek sorun; alkol yasağıymış gibi algılayanlar oldu.
SANKİ ŞEHİRDE BAŞKA YER YOK
Santralistanbul, baştan olmamış bir projeydi...
Bir üniversite kampüsünün her gece davet, tanıtım, kokteyl, parti yapılan bir mekanlar topluluğu haline dönüşmesi de; bir müzik festivalinde alkol satışının yasaklanması kadar saçmaydı.
Santralistanbul’da her gece başka bir etkinlik vardı, sanki koskoca İstanbul’da başka mekan yokmuş gibi. Ne tanıtımı yapılacaksa yapılsın adres değişmiyordu, Santralistanbul’dan şaşılmıyordu.
Davet kuşları, üniversite öğrencilerinden daha sık Santralistanbul’a gitmeye başlamıştı. Baştan böyle olmamalıydı.
Evet, Silahtarağa Santrali, Bilgi Üniversitesi tarafından hayatımıza kazandırıldı. Bu, gerçekten önemli ama üniversite kampüsünde kültür-sanat merkezi olmasını ne kadar anlıyor ve saygı duyuyorsam, üniversite kampüsünün şehirdeki her parti ve davete ev sahipliği yapan bir yer haline gelmesini de o kadar anlamıyorum.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek yok. Ne ABD’de, ne Avrupa’da üniversite kampüsünde şehrin en popüler parti, davet mekanı olması düşünülebilir. Kaldı ki, üniversite kampüslerinin çoğunda alkol yasağı da var.
İstanbul gibi bir metropolde şehrin yeme-içme-eğlence hayatı bir üniversite kampüsüne kalmamalıydı. Ama biz bunu hep yapıyoruz, bir yeri tutturup suyunu çıkarıyoruz. Sonra da neden böyle oldu diye dövünüyoruz. Sanki tek sorun, alkol yasağıymış gibi sonra da kızıyoruz. Oysa konu o değil.
İşte bu yüzden Tamirane’nin Santralistanbul’dan gidişine üzülmedim ama şimdi durum farklı. Krek’in gidişine üzülmemek mümkün değil.