New York Post’un meşhur dedikodu sayfası / sitesi Page Six’e çıkmak bir ölçüdür, önemlidir.
Neden mi? Dünya çapında ünlü olmanız gerekir Page Six’e konu olabilmek için.
İşte tam da 1 Ocak günü Ferit Şahenk
hakkında bir haber
vardı burada.
Şahenk’in yılbaşı
tatilini “Her patlayan şampanyanın bir milyardere sıçradığı ada” diye özetledikleri St. Barts’da Nikki Beach Club’da geçirdiğini yazıyordu.
Ardından ekliyordu, “Türkiye’nin en zengin işadamı olarak değil, Zuma’nın
sahibi olarak tanınıyor.”
‘Küçümseyenler de oldu’
Şahenk, yeme-içme sektörüne girdiğinde şaşıranlar, hatta acımasızca eleştirenler oldu. Oysa kısa zamanda, bırakın Türkiye’nin en büyük yeme-içme grubu İstanbul Doors’u, dünyanın sayılı yeme-içme gruplarını da (Japon restoranları Zuma ve Roka
ve Peru restoranı Coya’nın sahibi Azumi Group) satın alarak büyük bir adım attı.
Her ne kadar yeme-içme grubu
D.ream’in başındaki Levent Veziroğlu
“Satın almıyoruz, iyi işletmelere ortak oluyoruz. Onlar işin yaratıcı tarafından sorumlu, biz de arkalarını topluyoruz” dese de...
Babylon ve konser organizasyon şirketi Pozitif’e ortak olduğunda ya da Capri Adası’ndaki Capri Palace oteli aldığında ise daha da çok konuşuldu.
Doğuş Grubu’nun bankacılık kadar ‘ciddi’ bir sektörden sonra yeme-içme ve eğlenceye yönelmesini küçümseyenler de oldu.
Oysa New York Post’taki haberle bir kez daha görüyoruz ki Şahenk tüm dünyada yükselen bir sektöre girdi ve böylece ünü Türkiye’nin dışına da taştı.
İşte öngörü böyle bir şey.
‘Son Umut’u neden izlemedik?
Oscar ödüllü bir Hollywood yıldızı gelecek, sizin hikâyenizi hem de sizin tarafınızı tutarak film yapacak, üstelik de ülkenin en sevilen iki yıldızına filmde rol verecek deseler, yok artık derdik.
Oysa bu gerçek oldu.
Russell Crowe günlerce Türkiye’de kaldı. Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ı filmde oynattı, hatta Cem Yılmaz’a ‘Hey Onbeşli’ türküsünü bile söyletti.
Buna rağmen film Türkiye’de beklenen ilgiyi görmedi.
Tabii gişede bir Recep İvedik başarısı beklemek baştan doğru değil.
Ama yine de Milliyet Cadde’nin “Mahsun Gişede Russell’ı Solladı” manşetinden sonra Avustralya’da şu ana kadar 8.4 milyon dolarlık hasılat yapan filmin Türkiye’de neden ilgi görmediğine bakmak lazım.
Biz her şeye çabuk alışıyoruz,
adaptasyon konusunda hepimiz üstün
yetenekli hale geldik.
Russell Crowe da tıpkı İstanbul’da günlerce kalan Monica Bellucci gibi artık içimizden biri haline geldi.
Oscar’lı Hollywood yıldızı imajını
çoktan unuttuk.
Ne de olsa Acun Ilıcalı’ya da konuk oldu, her gazeteye de konuştu, hatta onu bırakın, kendisiyle Backyard’da birlikte bir şeyler
bile içtik.
Kabul edelim, bize yaranmak da bizi
anlamak da zor.
Bunun üstüne bir de galanın üstünden haftalar geçti, gündem hızla değişti.
Zaten filmin konusu savaş, tarih falan olunca daha da zor bizi tavlayabilmek.
Ayakta durabilmek için bu kadar savaş
verirken bir de savaş filmi mi izleyeceğiz?
Kusura bakma Russell.
Hangi markaları aldı?
- A’jia
- Anjelique
- Armani Ristorante
- Borsa Restaurant
- Carlotta
- Coya
- Crate Cafe
- Çubuklu 29
- Da Mario
- Doors Akademi
- Fenix
- Floripa
- Foodist Catering
- Gigi
- Gina
- Go Meso
- Go Mongo
- Günaydın
- Hori
- Itsumi
- İstanbul Modern
Restaurant
- Kitchenette
- Kiva
- La Petite Maison
- Lacivert
- Marinette Cafe
- Masa
- Mezzaluna
- Nusr-et
- Oblix
- Parle
- Raika
- Roka
- Sait
- Tom’s Kitchen
- Ulus 29
- Usta İstanbul
- Vogue
- Zuma
Sosyal medya üzerinden ilişkiler
Ayşe Hatun Önal’la Cem Yılmaz’ın
ayrılmış olabilecekleri sonucuna attıkları tweet’lerden ulaştık.
Özge Ulusoy’un sevgilisine kızgın olabileceğini ise sevgilisinin yılbaşı tatilinde Instagram’da paylaştığı fotoğraflarda kendisini etiketlememesi yüzünden tahmin ettik.
Ünlülerin sosyal medyada birbirlerini takibe alıp, takibi bırakmalarıyla ilişkilerinin son durumundan anbean haberdar olabiliyoruz.
Artık ünlüler magazin basının işini
giderek kolaylaştırıyor.
Gece gündüz, kar kış demeden paparazzilerin sokaklarda beklemesine
gerek kalmadı.
Paparazzi ünlüler!
Masa başında olmaya bile gerek yok, elinizde bir akıllı telefonla, kim kiminle
nerede ne yapıyor hakkında fikir sahibi
olmanız mümkün.
Çünkü ünlüler artık kendi kendilerini ele veriyor.
Özel hayatımıza saygı duyun diye magazin basınına saldırırken bir yandan da attıkları tweet’ler, paylaştıkları Instagram fotoğrafları
ile sonsuz malzeme veriyorlar.
Şöhret böyle bir şey işte, bir yandan rahat edememekten şikâyet etmek, bir yandan da sürekli gündemden düşme korkusu...
Yoksa birbirlerine özel mesaj
atabilecekken, neden her şey sosyal medya üzerinden oluyor?
Nen var kuzum?
İstanbul Modern’de müzenin direktörü Levent Çalıkoğlu ile geleneksel yılbaşı yemeğimizde uzun uzun konuştuk, açılışı bugüne ertelenen Mehmet Güleryüz retrospektifini.
‘Ressam ve Resim’ sergisi aslında dün açılacaktı ama kar nedeniyle açılış bugüne kaldı. Levent Çalıkoğlu, bu sergi için
çok heyecanlı, Güleryüz’ün hiç
bilinmeyen yönlerinin de ortaya
çıkacağını söylüyor.
Özellikle Güleryüz’ün
‘papier - mache’ heykelleri
ilk kez sergilenecek.
Ayrıca “Eserler kadar eserlerin isimleri de beni etkiliyor” diyor Levent Çalıkoğlu ve işte ‘Nen var kuzum?’un fotoğrafını gösteriyor.
28 Haziran’a kadar devam edecek sergiyi heyecanla bekliyoruz.