Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Memleketin, dünyanın halinden; kendi halini ayırmayanlara günaydın!” diye bir tweet attı dün sabah Şebnem Bozoklu.
Tam da o saatlerde çalan alarmla zor uyandım. Yüzümü gözümü yıkamadan anlatmaya başladım gördüğüm rüyayı.
"Çok tuhaf bir rüyaydı, çok gerçekti, Dubai’de tatildeydik" dedim. Aldığım ilk tepki; "Ali Ağaoğlu da var mıydı rüyanda?" oldu.
İşte o ana kadar daha afyonumun patlamamış, bir gece önce izlediğim haberlerin bu kadar etkisinde kaldığımı fark edememiştim. Sonra gazeteleri okumaya başlayınca neden Dubai’nin rüyalarıma girdiğini anladım.
Keşke sadece Dubai tatili olsa mesele.
Son günlerde kim kimi nerede, daha iyi ağırladı tartışmalarından, ayakkabı kutularına hareketli bir gündem var. Şebnem Bozoklu haklı, memleketin halinden kendi halimizi ayırmak mümkün olmuyor şu günlerde.
Hiç durmadan izliyoruz neler olup bittiğini. Telefonlar hiç olmadığı kadar çok elimize yapışmış vaziyette. Twitter, gazeteler ve birkaç bağımsız haber kanalından alamıyoruz gözlerimizi.
Sürekli bir son dakika haberiyle sarsılıyoruz. Boşuna Erdil Yaşaroğlu "Her günü bir sezon finali tadında yaşıyoruz" demiyor.
Gerçekten de günlük hayatımızın TV dizilerinin sezon finallerinden farkı kalmadı. Hatta filmlerde, dizilerde izlesek "Yok artık, bu kadar da abartılmaz ki" diyeceğimiz şeyler artık bizi şaşırtmıyor bile.
'Ruh sağlığı' denen meret; dış dünyadan bağımsız, iç bütünlüğünü koruyabilmekken, biz hep beraber hiç nefes almadan takipteyiz.
Ne diyelim? Sonumuz iyi olsun.

HOŞ GELDiN BÜNYAMiN!
Neyse ki 2014’te bir de güzel haber aldık. Arkadaşımız Bünyamin Aygün aramıza döndü, korku dolu günler geride kaldı.
"40 yıl gibi geldi" dediği 40 gün geçirdi Bünyamin. Yine de gelir gelmez hastalıktan yeni kalkmış arkadaşı Ozan’a (Güzelce) “Sen istersen git dinlen, ben bugün çalışırım" dedi.
Her şeye rağmen yaptığın işi sevmek böyle bir şey işte.

HÜSEYiN ÇAĞLAYAN VIONNET iÇiN TASARLADI
Önce "Türk tasarımcı sayılmaz" dediler. Sonra “Koleksiyonları giyilebilir değil" diye eklediler.
Eylül’de Paris Moda Haftası’nda gerçekleşen Chalayan defilesiyle Hüseyin Çağlayan, onu acımasızca eleştirenleri utandırdı. Fonda Nil Burak’tan "Birisine, birisine, aşık oldum birisine"si çaldı; hemen ardından Ayten Alpman’ın "Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle"si başladı.
Koleksiyon ilk defa bu kadar giyilebilirdi, bu sefer de ‘ticari’ diye eleştirenler oldu.
Oysa Hüseyin Çağlayan bir moda tasarımcısından çok, sanatçı kimliğiyle de tanınıyor. Ama kendisi bu ayrımı sevmiyor. Haklı, sonuçta moda da bir sanat aslında.
Hüseyin Çağlayan’ı Puma’dan sonra, şimdi de Fransız marka Vionnet keşfetti. Onun Vionnet için tasarladığı ‘demi couture’ koleksiyonu bu ay Paris Haute Couture Haftası’nda tanıtılacak.
"Couture işçiliğinde ama hazır giyim fiyatlarında olacak" diyorlar.
Heyecanla bekliyoruz.