Nerede doğal afet varsa gitmiş görüntülemiş.
Depremler, tsunamiler gözünü korkutmamış.
Gerektiğinde savaş alanlarından bildirmiş, bir kare fotoğraf uğruna canını tehlikeye atmış.
Bütün bunlara rağmen şenşakrak bir kadın var karşımda.
Adı Barbara Davidson.
Pulitzer ve Emmy ödüllü bir fotomuhabir, uzun yıllar Los Angeles Times’ın kadrolu
Şimdi ise freelance çalışıyor.
“Freelance çalışmaktan çok korktum, o yüzden gelen en iyi teklifleri bile reddettim” diyor.
Savaştan, depremden, tsunamiden korkmayan bir kadının kadrolu hayattan freelance hayata geçmeye korkması ilginç geliyor.
Otomobil kamerasıyla çekilen ilk fotoğraf sergisi
Barbara Davidson ile Volvo Türkiye’den Kubilay Polat sayesinde tanışıyoruz, dünyanın arabayla çekilmiş ilk fotoğraf sergisinin açılışından önce.
Peki ama arabayla fotoğraf çekilir mi, çekilirse de sergisi nasıl olur derken Barbara Davidson 13 yaşında geçirdiği trafik kazasını anlatıyor.
“Kazadan kurtulduğumda otomobil Volvo olmasaydı kurtulamazdın dediler” diyor.
Tabii bu, otomobil markasından çok güvenlik teknolojisiyle ilgili.
İşte o yüzden XC Moments sergisi için otomobilin güvenlik kamerasıyla bir moda çekimi prodüksiyonu yapacak ve fotoğraf çekecek olmak ve bu fotoğraf sergisinin dünyayı gezecek olması Barbara Davidson’ı tam zamanlı işinden vazgeçecek kadar heyecanlandırmış.
Kopenhag’da yapılan çekimlerde şehre yeni gelen bir genç kadının bütün günü anlatılıyor.
Fotoğraflar otomobil kamerasıyla çekilmiş gibi durmuyor.
“Peki ama biz otomobil kamerasıyla video, fotoğraf çekebilir miyiz?” diye soruyorum.
Cevap “hayır” oluyor.
Zaten bu çekim de binbir güçlükle, milimetrik hesaplarla yapılmış.
Akıllı telefonlarla yapılan fotoğraf sergilerinden sonra bu da bir ilk.
Kimbilir bundan sonra hangi teknolojilerle fotoğraf sergileri yapılacak?
Kimbilir bundan sonra otomobillerden daha ne kadar farklı özellikler beklemeye başlayacağız?
Ayağımızı yerden kessin yeterden geldiğimiz nokta güvenlik kamerası sanatsal bir sergi yapabilecek teknolojide olsun.
Şaşırıyor muyuz?
Hayır.
Moments (Anlar) sergisi Londra’da açıldı, ama İstanbul’a da yakında gelmesi planlanıyor.
Otomobil ve teknoloji meraklılarına duyurulur!
Şemsa Denizsel yemek tarifleriyle Youtube’da
Kantin, 2000’de ilk açıldığında, Nişantaşı’nda küçücük bir yerdi.
Şemsa Denizsel, dergiciliği bırakıp çalışanlar için adı gibi kantin olacak bir öğle yemeği yeri planlıyordu.
Denizsel’in farkı, “tarladan sofraya” akımının öncüsü olmasıydı. Kantin’i bir laboratuvar titizliğinde yönetiyordu.
Dışarıda yemek yerken kendinizi emin ellerde hissettiğiniz ve yediklerinizin gerçekten sağlıklı olduğunu bildiğiniz tek yerdi Kantin.
Önce olduğu yerde büyüdü, mutfak alt kata taşınınca üst katta alan genişledi, minik bir de bahçe eklendi. Alt katsa bir yemek dükkanına dönüştü.
Kantin’in yulaflı piliç şnitzelinden organik tavuk suyuna, ekşili maya ekmeğinden vişneli sakız muhallebisine bütün lezzetlerini artık eve almak da mümkün oldu. Şemsa Denizsel bir yandan da www.kulaktandolmatarifler.com adresinde yemek tariflerini yazıyordu.
Bu hafta itibariyle ise youtube kanalında yemek tariflerini uygularken de kendisini izlemek mümkün olacak. Her Salı ve Cuma.