Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul’un bana göre en güzel yerinde yeni bir butik otel açıldı. The House Hotel Bosphorus, Ortaköy’de Balyan ailesinin yaptığı Simon Kalfa ve Fescizade binalarında. Oteli açılışından önce sizin için gezdim

Ortaköy’deki Balyan binaları senelerdir otel olmayı bekliyor. Balyan ailesi Dolmabahçe Sarayı’nın mimarları. Önce Aksel Goldenberg ve Jeremie Trigano, Philippe Starck ile birlikte burada bir otel projesi üzerinde çalışmıştı. Sonra gerekli izinler alınamadığı için proje rafa kaldırıldı. Bir ara binanın mülk sahibi Rıfat Edin bir otel açmayı istedi, o da olmadı. Şimdi bu hafta itibariyle Baylan binasında yeni bir otel açıldı, The House Hotel Bosphorus. Oteli daha açılmadan önce gezme şansım oldu.
Adından da anlaşıldığı gibi The House Cafe grubunun kardeş şirketi olan The House Hotellerin en yenisi. Galatasaray ve Nişantaşı’nda sonra üçüncü otel. The House Hoteller, The House Cafeciler ve İrlandalı fon Kerten Private Equity’ye ait.
Bizde bir adet var, meyve veren ağaç taşlanıyor. The House grubunun ortakları Canan Özdemir, Ferit Baltacıoğlu ve Ramazan Üren de şehrin dört bir yanında hatta Ankara’dan Antalya’ya birçok yerde karşımıza The House Cafelerle çıkınca onları acımasızca eleştirenler oldu. Oysa bu kadar kısa sürede sıfırdan bir zincir kurmak kabul etseniz de etmeseniz de büyük bir başarı. Bu gerçeği değiştirmiyor. Başarılar tesadüfen olmuyor. Arkasında büyük emek var. Lobide kütüphaneye dizilen her bir kitap için bile sahaflarda saatler geçiriliyor. Sonuç işte bu yüzden iyi oluyor. Yabancılar gördükleri manzara karşısında büyüleniyor.
The House Hotel Bosphorus’ın daha resmi açılışından önce rezervasyonları dolmaya başlamış. Hatta burada özel doğum günü partisi organize eden yabancı gruplar bile olmuş.

Haberin Devamı

Autoban imzalı 23 suit
Binanın dış cephesi zaten etkileyici. İçeri girip de lobiye çıkınca müthiş bir deniz manzarası ve dekorasyon var. The House Hotelciler “Tarihi bir binada saray hissi yaratılmasından yola çıktık. Konforlu ve klasik izler taşıyan modern-lüks bir yaşam kurguladık” diyorlar. Kapı ve çerçeveler bile aslına uygun olarak aynı ahşap malzemeden üretilmiş.
Beş katlı otelde 23 adet suit var. Otelin birinci katında odaların dışında restoran, bar, spor salonu, masaj salonu ve konferans salonu yer alıyor.
Odaların çoğu Boğaz manzaralı. Çatıdaki üç suite Balyan ailesinin tarihi yapılarının isimleri verilmiş, Fescizade, Balyan ve Simon Kalfa. Özellikle Balyan ve Fescizade suitlerinin manzaraları olağanüstü.
Otelde HH harfleriyle işlenmiş nevresim takımlarından gümüş çay servislerine kadar çok ince düşünülmüş detaylar göze çarpıyor. Bir butik oteli de özel yapan bu zaten. Otelin lobisi hem özel davetler hem de sakin kahvaltı ve yemekler için ideal.
The House Hotel Bosphorus’un diğer otellerden en büyük avantajı ise lokasyonu. Önü arkası sağı solu hep yeme-içme ve eğlence mekanlarıyla dolu. Altında The House Cafe Ortaköy, üstünde Banyan, yanında Anjelique ve Zuma var. Ee, daha ne olsun? Ortaköy’den hiç çıkmadan burada zaman geçirmek mümkün. Yabancı misafirlerin Ortaköy Camisi ve sanki lobiden geçiyormuş hissi veren vapurlardan etkilenmemesi mümkün değil. Tabii bir de Autoban’ın ortakları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’ın elinin değdiği her halinden belli oluyor. Özellikle yerdeki karolara ve kumaş seçimlerine bayıldım.
The House Hotel Nişantaş bu yıl Conde Nast Traveler’ın Hot List’ine girmişti. Dünyada yeni açılan en iyi 25 otel arasına girmek demek oluyor bu. The House Hotel Bosphorus’un da seneye aynı listenin başlarında yer alacağından hiç şüphem yok. Bir an önce gidip görmenizi tavsiye ederim.