Beren Saat’e edilmedik hakaret kalmadı.
Yıllar önce oynadığı Aşk-ı Memnu dizisindeki Bihter Ziyagil karakterinin evinin önünde protestoya kadar vardı durum...
Fransız vatandaşı Gerard Depardieu’yü ülkeden kovmaya kadar gitmişiz, dizi biteli kaç yıl olmuş, kimin umurunda?
Beren Saat, kadın cinayetleri hakkında yazdıklarıyla gündeme geldiğinde de çok umursamadık aslında.
Bir aforizma diye geçiştirdik.
Hatta daha önce oynadığı bir dizide tecavüz sahnesi var diye, tecavüze ya da farklı şekillerde şiddete uğrayan kadınları savunmaya hakkı yokmuş gibi davrandık.
Peki ama bütün bunların nedeni ne?
Sosyal medyan kadar varsın!
Beren Saat’in aklından geçenleri okuyamadığımıza göre, esas aldığımız ne?
Sosyal medya paylaşımları...
Hâlâ “Duyarlı Beren Saat şehitlere neden duyarsız?” tartışmaları yapılıyor.
Sanki yaşanan acılarla Beren Saat’in uzaktan yakından bir ilgisi varmış gibi.
Tek neden, sahte bir Twitter hesabından daha önce kendisi adına siyasi bir görüş paylaşılması.
Hesap sahte olsa da kimse dinlemiyor, ilgilenmiyor.
Kaldı ki kime oy verdiği hiçbirimizi ilgilendirmez zaten.
Şimdi asıl dert edilen sosyal medyada şehitler için bir paylaşım yapmaması.
Bir tweet ya da bir Instagram paylaşımıyla sadece oynadığı dizilerden ve filmlerden tanıdığımız bir insanı “vatan haini” diye linç edebilecek hale gelebiliyoruz.
Bu kadar gözümüz dönüyor...
Instagram sayfasına yazılan 16 bin civarında yorum ürkütücü.
Başka şeylere kızıp bir oyuncudan mı çıkarıyoruz bütün birikmiş öfkemizi?
Karşılığında da Kösem Sultan’ı izlememekle mi tehdit ediyoruz?
Fazla TV dizisine maruz kalmanın sonucu olabilir mi bu?
Paylaşmamak duyarsızlık mı?
Peki ama sosyal medyada siyah bir resim ya da “Terörü lanetliyorum” cümlesi paylaşılmadığında bu neyin göstergesi?
Hiçbir şey hissetmediğimizin, umursamadığımızın mı?
Yoksa artık durumun daha da vahimleştiğinin ve sözün bittiği yere geldiğimizin mi?