Çok sık olmayacak bir şey olacak, iki sevdiğimiz isim bir araya gelip sohbet edecek, biz de bu sohbete katılabileceğiz.
Kim mi bu iki isim?
Cem Yılmaz ve Taner Ceylan.
Malum, bu hafta ikisi de İstanbul’da sahne aldı.
Cem Yılmaz, Ozan Güven ile birlikte Frankie’de sahneye çıkan Mithat Can Özer’e eşlik etti, birlikte şarkılar söyledi.
“Türkiye’de üretmeye devam etmemiz gerekiyor”
Taner Ceylan ise Capricorn’da gerçekleşen Zubizu Sanat Buluşmaları kapsamında Sabiha Kurtulmuş’un sorularını yanıtladı, kalabalık bir izleyici kitlesi önünde.
Söyleşide, Taner Ceylan’ın gündeminde koleksiyonerlik ve “canlı bir varlık olarak sanat eseri” konusu vardı.
Dünyada Türkiyeli bir sanatçı olmanın önemine de değindi Taner Ceylan, “Dünyanın birçok ülkesinde sergilerim açılıyor ve eserlerim koleksiyonerlerin evlerine giriyor. Benim atölyemse hâlâ İstanbul’da ve burada üretmekten dolayı çok mutluyum. Ben İstanbullu ve Türkiyeli olduğum için çok değerliyim. Buradaki sanatçıların eserleri New York’ta çok beğeniliyor. İşte tam da bu nedenle Türkiye’de üretmeye ve sergilemeye devam etmemiz gerekiyor” dedi.
19 Şubat’ı kaçırmayın!
Şimdi ise Cem Yılmaz ve Taner Ceylan ‘Kahkaha ve Estetik’ üzerine konuşacak, !f İstanbul Bağımsız Film Festivali kapsamında.
Peki ama ne zaman, nerede?
19 Şubat’ta, Bomontiada’da.
Kaçırmamakta fayda var!
Taner Ceylan hakkında bilmeniz gerekenler
Eserleri biliniyordu, ama adının hafızalara kazınması 2008’de Sotheby’s’in ilk kez yaptığı çağdaş Türk sanatı müzayedesiyle oldu.
Müzayedenin kataloğunun kapağında, Taner Ceylan imzalı, yüzü kanlar içinde bir boksör resmi vardı, eserin adı ‘Spiritual’dı.
Hiperrealist akımın en çarpıcı örneklerindendi, Ceylan’a göre diğer eserleri gibi “Duygusal realist”ti.
Sonra bu eserin Ömer Koç koleksiyonuna katıldığını, Londra’daki evinde sergilendiğini Financial Times’ta okuduk.
Ceylan’ın ‘1881’ adlı eserinin Marc Quinn gibi bir sanatçının koleksiyonuna katıldığını da...
Sotheby’s’in çağdaş Türk sanatı müzayedelerinde eserleri en yüksek fiyatlara satılan sanatçı oldu Taner Ceylan.
Murat Pilevneli’nin kurduğu Galerist’in Art Basel’e katıldığı en pırıltılı zamanlarında Basel’de başlayan uluslararası yolculuğu daha sonra uluslararası bir galeriyle, Paul Kasmin’le devam etti, halen devam ediyor.
Önceki İstanbul Bienali’nde, Giuseppe Pellizza da Volpedo’nun 1901’de sergilenen ‘Dördüncü Güç’ adlı eserini divizyonist teknikle yeniden yapması ve sanatçının portresini de yapıp eserin tam karşısına yerleştirmesiyle dikkat çekti.
En son sergisi ‘Seni Seviyorum’, Londra’da Sotheby’s S2 Galeri’de gerçekleşti.
Bravo Hale Tenger!
Yurtdışından iyi bir son dakika haberi, Hale Tenger Venedik Bienali’ne seçildi.
13 Mayıs-26 Kasım tarihlerindeki, Christine Macel küratörlüğündeki 57. Venedik Bienali ana sergisinde Hale Tenger’in işleri yer alacak.
Venedik Bienali’nde Türkiye pavyonunda çok iyi işler yapılıyor tabii, ama Türkiye pavyonu dışında da Türkiye’den sanatçıların eserlerini görmek sevindirici.