Uzun zamandır köklü moda evlerinin kreatif direktörleri bir markadan başka bir markaya transfer oluyor. Belli yıldız tasarımcılar, belli büyük moda evleri arasında dönüp dolaşıyor.
Sanki devler arasında sandalye kapmaca oynuyorlar gibi. Karl Lagerfeld’den sonra 2019’da Chanel’de bayrağı Virginie Viard’ın devralması aslında olumlu bir gelişmeydi.
Chanel, Karl Lagerfeld gibi bir ikonun yerine bir yıldız tasarımcı getirmek yerine, içeriden, Lagerfeld’in ekibinden birini getirerek sandalye kapmacaya da meydan okudu.
Bakarsınız bu yaklaşım ileride diğer moda evlerine de örnek olur derken şimdi bakıyoruz ki ne yazık ki öyle olmadı. Peki ama lüks markalarda kreatif direktör değişiminin arkasında ne var?
“Bazen devam etmek istersin. Bazen ani bir kararla değişikliğe ihtiyaç duyarsın” diye özetliyorlar.
Farklı birçok neden olsa da sık sık işten ayrılma eğilimini moda döngüsünün artan hızı ve kreatif direktör rolünün değişen talepleriyle ilgili olduğuna inanıyor uzmanlar.
“Yeniliğe susamış birçok müşteri var. Bir tasarımcının yaratıcı vizyonunun zaman içinde geçerliliğini sürdürebilmesi için her zamankinden daha zorlayıcı hale geliyor. Günümüzde bir kreatif direktör, bir sanatçı, bir pazarlamacı, bir iletişimci ve bir mimar aynı zamanda” diyorlar.
Son 10 yılın en çok övülen yeteneklerinin çoğu - Virgil Abloh, Raf Simons, Demna Gvasalia (şimdi resmi olarak Demna, profesyonel hayatında soyadı yok) - dijital hünerleri, iş birlikçi ruhları ve geniş kültürel referans repertuarlarıyla tanınıyor.
Büyüleyici bir algı
İşte bu yetenekleri teknik becerilerinin de önüne geçiyor. Yüz yıllık bir geçmişe sahip bir moda evinde dizginleri alacak doğru kişiyi bulmanın da bir sanat olduğu ortada.
Bir mühendise ihtiyaç duyduğunuzda ve sayılar doğru bir şekilde uyduğunda mükemmel birini bulmanız gibi değil. Bu tamamen başka bir şey, önemli olan büyüleyici bir algı yaratabilmek.
Yaratıcı vizyon, marka mirası ve endüstri güçleri bir araya geldiğinde tüketicilere bir ruju ya da bir çantayı fahiş fiyatlara satabilecek bir heyecan yaratmak üzerine kurulu.
Yeterli sayıda takipçi bir markanın yeni yönünü benimserse, bu şaşırtıcı bir satış büyümesine dönüşebiliyor.
Yeni bir kreatif direktörün gelişi, bir markaya olan ilgiyi tazelemek için çok etkili, özellikle de defilelerinde viral bir an veya ürün varsa.
Son zamanlarda Burberry’nin Riccardo Tisci’den sonra Bottega Veneta’nın önceki kreatif direktörü Daniel Lee’yi transfer etmesi, Gucci’nin Alessandro Michele’in kreatif direktörlüğü bırakacağını duyurması, Raf Simons’un kendi markasını kapatması, Vetements’in de kurucularından olan Demna’nın kreatif direktörlüğünü üstlendiği Balenciaga’da yaşanan reklam kampanyası faciası derken şimdi de moda dünyasında yeniden müzik çalıyor ve müzik durduğunda sandalyeler yeniden aynı isimler tarafından kapışılmış olacak. Umalım bu sefer aralarına yeni isimler de katılır.