Tuba Büyüküstün’ün geçen hafta kestirdiği saçları…
Neredeyse memleket meselesi haline geldi.
Tabii tartışmalar da başladı, eski hali mi güzeldi, yoksa yeni hali mi?
Kadında uzun saç mı, kısa saç mı?
Peki ya erkekler uzun saç mı, kısa saç mı seviyor diye...
Çok fazla boş vakit olduğundan mı, gündemin ağırlığından laylaylom konularla günü kurtarma ihtiyacından mı?
Belki de en ufak bir değişikliğe bile tahammülsüzlükten...
Hâlâ bunu konuşuyor, bunu tartışıyoruz.
Yurtdışındaki oyunculara baktığımızda görüyoruz, şekilden şekile, kılıktan kılığa giriyorlar. Saç renkleri, boyları, modelleri sürekli değişiyor.
Bırakın saçı, bir film için 20 kilo alıp verdikleri bile oluyor.
Sadece film için de değil, kendileri için de değişiklik yapıyorlar.
Çünkü sıkıcı değiller, değişimden korkmuyorlar, yeniliklere açıklar.
Bizde ise yeni nesil bir oyuncu saçını kestirince olay oluyor.
Hatta, Tuba Büyüküstün bir de açıklama yapmak zorunda kaldı, şampuan firmasıyla anlaşmasının bittiği gün saçlarını kestirmesiyle ilgili, “Bir proje için değil, tamamen kendi isteğimle saçlarımda bir değişiklik yaptım” diye.
Ayrıca kısa saçlı bir oyuncu neden şampuan reklamında oynayamasın? Kısa saçlılar şampuan kullanmıyor mu?
Dün Tuba Büyüküstün’den sonra Şebnem Dönmez’in de saçlarını kısacık kestirdiğini öğrendik. “Sanat dünyasının ünlü kadınları arasında
kısa saç modası başladı” spotuyla beraber.
Kısa saç modası başladı mı, başlamadı mı, kime yakıştı, kime yakışmadı diye tartışacağımıza, gencecik yıldızların kendilerinde yenilik yapma isteğine saygı duysak daha iyi olmaz mı?