Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu hafta sonu akın akın Mikonos’a gidileceği çok önceden belliydi. Dün akşam Nammos’ta Anjelique partisi ve hemen akabinde bu akşam Kalua Beach’te Lucca partisi var.
Partilerden haberleri sonra bildireceğim. Şimdi en baştan başlayalım.

EĞLENCE UÇAKTA BAŞLIYOR
Avrupa yakasında oturanlar için Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçmak demek; köprü engelini aşmak ve bitmek bilmez yol demek. İtiraf etmeliyim, gözümde büyüyor önce. Sonra havalimanına gelince fikrim tamamen değişiyor. Dünyanın en sakin havalimanı olabilir burası. Kalabalık yok, her şey tıkır tıkır işliyor. Bizim kadar kargaşaya alışanlar bocalıyor buradaki sükuneti ve düzeni görünce. O kadar tuhaf geliyor.
Atlasjet’in İstanbul-Mikonos uçağı dolu. Sertab Erener-Demir Demirkan çiftinden İstanbul Doors Group’un kurucularından Bülent Büyükuğur’a, hatta bekarlığa vedaya giden kalabalık bir gruba uçakta herkes son derece neşeli.

MÜZİĞE DOYULUYOR
Havalimanından otele uğramadan doğru Nammos’a gidiliyor. Psarou Beach’teki Nammos her zamanki gibi Türklerle dolu. Akşamüstü eğlence
başlıyor. Bir yanda masaların
üstünde dans edenler, bir yanda geç
öğle yemeği yiyenler...
Ajda Pekkan çalıyor, arkasından Tarkan geliyor, İrem Derici, Serdar Ortaç, Ebru Gündeş derken; Aztek’ten bile çok Türkçe müziğe doyuyoruz.
Ebru Gündeş’in sesini duyunca ister istemez konu Reza’ya geliyor. Neyse ki, aralara sıkıştırılan birkaç Yunanca, Arapça ve İspanyolca şarkıyla hava değişiyor.
Türkiye’den gelenlerin çoğu birbirini zaten tanıyor. Tanımayanlar da burada kaynaşıyor. Herkes birbirine aynı şeyi soruyor “Akşam nereye gidilecek?”
Rezervasyonumuz, akşam Sea Satin Market’te. Mikonos’ta gece 23.00’ten önce yemek yenilmiyor. Restorandan içeri girdiğimizde Türkiye’den gelen tanıdıklar yine masaların üstünde dans ediyor. Serdar Ortaç’ın ‘Dansöz’ünden Tarkan’ın ‘Sevdanın Son Vuruşu’na geçiliyor. Arada yemek de yeniliyor.
Mikonos’ta artık Türkçe duymaya alıştık, bazı restoranlarda Türkçe menüler bile var.

GERÇEKTEN UCUZ MU?
Herkes Bodrum ve Çeşme’nin fahiş fiyatlarından Yunan adalarına kaçıyor diyoruz. Evet, doğru ama Mikonos o kaçılan adalardan değil işte. Çünkü Mikonos’ta da fiyatlar Bodrum ve Çeşme’den aşağı kalmıyor. Her gittiğimiz yeri bir şekilde kendimize benzetiyoruz işte.

RAHATLIK ÖN PLANDA
Yine de Bodrum ve Çeşme’den büyük bir farkı var. Aynı insanlar, aynı müzik, aynı içki, benzer yemekler, benzer restoranlar peki ama fark nerede?
Bizde herkeste bir tedirginlik var, Yunan Adaları’na gelince bu tedirginlik yerini rahatlığa bırakıyor. Kimse kimseyi yargılamadan istediği gibi dans ediyor, ister masaların üstüne çıkıyor, ister olduğu yerde salınıyor.
Birkaç çatal yemek üstüne dans ederek form tutuluyor burada. Üstelik dans etmek için gece kulübüne gitmeye de gerek kalmıyor. Gerçi bizde gece kulüplerinde bile dans edenlerden çok, birbirini süzenlere rastlıyoruz; o ayrı.
Bizdeki gibi neler olduğunu, gecenin bir vakti kimin hangi otelde çıplak denize girmeye kalkıştığını burada ertesi gün bilme ihtimaliniz yok!
Bilseniz bile, havasından mı suyundan mı bilmem, kimse önemsemiyor işte. Tabii bizim ünlüler için paparazzilere yakalanma derdi de yok.

SON DURAK: JACKIE O
Sea Satin’den çıkıp köyün sokaklarında kaybola kaybola yürüyoruz. Arada birkaç bara uğruyoruz. Sonrasında ise hedef Interni ya da Rock’n Roll’ken kendimizi Jackie O’da buluyoruz. Pişman mıyız? Hayır.
Jackie O, drag queen şovlarıyla ünlü. Perşembe gecesi şov yok, etraf sakin. Caprice’de geceye devam edenler var. Hatta niyeti bozup sabah 03.00’te Güzel’e gitmeyi ve burada güneşi doğurmayı planlayanlar da. Ama biz biz oluyoruz, geceyi erken bitiriyoruz. Malum bu satırları yazmak için güne erken başlayacağız ve tabii cuma ve cumartesi geceleri uzun olacak.