San Sebastian’dan bildiriyorum.
Küçücük şehrin tam 16 Michelin yıldızı var.
Bir uçak dolusu Türk, pazar günü itibarıyla şehre çıkarma yapmış durumda.
Gastronomika 2016 için.
Dünyanın en büyük gastronomi organizasyonlarından Gastronomika’yı İspanya Turizm Ofisi’nin davetlisi olarak izliyorum.
Bu yıl tam 12 bin 900 izleyici var şehirde.
5 kıtadan 40 şef bir araya geliyor ve deneyimlerini izleyicilerle paylaşıyor, bazen konuşarak, bazen sahnede canlı yemek pişirme şovlarıyla.
Peki ama hangi şefler?
Angel Leon, Mario Sandoval, Joan Roca, Paco Morales, Ramon Freixa, Carme Ruscalleda, Diego Guerrero, Eduard Xatruch, Oriol Castro, Marcos Moran, Sergio -Javier Torres, Paco Perez, Alber Adria gibi...
Türkiye’yi
Avrupa’ya aldı
Bu yılın en önemli özelliği Türkiye’nin konuk ülkelerden biri olması.
Türkiye’yi, AB’den önce, Avrupa ülkeleri arasına kabul ediyor Gastronomika.
Avrupa ve Asya arasındaki köprü olduğunu vurguluyor, köklü tarihimizden de söz ediyor.
Diğer konuk ülkeler ise Brezilya, Güney Afrika, Avustralya, Japonya, Macaristan.
Programda Türkiye’den neler var?
İstanbul sokak lezzetlerinden kurulu bir pazar Kursaal’da gün boyu devam ediyor.
Budapeşte sokak lezzetlerinin yanında.
Neolokal’in şefi Maksut Aşkar ve Alancha’nın şefi Kemal Demirasal, Türk geleneklerini yıkıp yeniden yapmayı anlatıyor.
Mikla’nın şefi Mehmet Gürs ise, geçmişi, bugünü ve geleceğiyle Anadolu’yu... Kiva’nın şefi Deniz Şahin ve Günaydınların kurucusu Cüneyt Asan meze ve kebap gösterisi yapıyor. Sadece şefler değil, üreticiler de işletmeciler de Gastronomika’yı takip ediyor.
Gürs, Roca kardeşlerle Film Festivali’nde
Dünya küçük, Türkler her yerde
Gastronomika vesilesiyle Cemre Narin’den Vedat Milor’a gastronomi yazarları da San Sebastian’da.
Vedat Milor’la bir tapas bardayız, Milor’un tavsiyelerini deniyoruz.
Tam o sırada önümüze iki genç kız geçiyor, bir dirsek hamlesiyle, “Ne yesek?” diye Türkçe konuşuyorlar aralarında. Vedat Milor, “Kararsızsanız ben size tavsiyede bulunayım” diye başlıyor konuşmaya.
İşte o sırada “İnanamıyorum!” çığlıkları atan kızların yüzlerini görmeniz lazım.
San Sebastian’da küçük bir tapas barda Türkler yine birbirimizi buluyoruz, yine en doğru kaynaklardan tavsiyeler alıyoruz.
Ama tabii, en çok da biz anlıyoruz birbirimizin halinden, bir tapas barda bile sıranın önüne geçme mücadelesinden ve her şeye rağmen öne geçmeyi başarmaktan... Şimdi izninizle Gastronomika 2016’yı izlemeye gidiyorum, yeme-içme dünyasından son gelişmelerle kaldığımız yerden devam edeceğiz.