Dünyanın en önde gelen moda fotoğrafçılarından biri Mert Alaş.
Vogue’dan Love’a birçok derginin kapağını çekiyor, ortağı Marcus Piggott ile.
Givenchy’den Louis Vuitton’a birçok moda evinin kampanyasında da, Altın Küreler’de ödül alanların resmi portrelerinde de Mert & Marcus imzası var.
Madonna’dan Kendall Jenner’a, Rihanna’dan Penelope Cruz’a, Bella-Gigi Hadid’den Kim Kardashian’a, Kate Moss’dan Naomi Campbell’a birçok yıldızı hem en güzel halleriyle görmemizi sağlıyor, hem de yıldızların en yakın arkadaşlarından biri Mert.
Milyonlar takipte
Sadece fotoğrafçı kimliğiyle değil, aynı zamanda objektifin önüne geçmesiyle de milyonlar tarafından takip ediliyor.
Fit yaşam tarzını da sosyal medyada takipçileriyle paylaşıyor.
Takipçiler arasında sadece moda ve sanat dünyasının önde gelenleri değil, daha farklı birçok alanda söz sahibi kişiler de yer alıyor.
İşte o yüzden Londra-Los Angeles-New York-İbiza hattında yaşayan ve çalışan Mert’in tatilini Türkiye’de geçirmesi önemli.
İbiza’da daha önce Madonna’ya doğum günü partisi yaptığı evinde çekimini tamamlayıp ‘ilk aşkım’ dediği İstanbul’a uçuyor.
New York’tan ve Los Angeles’tan misafirleri de var.
Business manager’ı Barış Çaylak harika bir program hazırlamış Mert ve arkadaşları için. Daha uçaktan iner inmez Nişantaşı’ndaki Tatbak’a gidiliyor, en iyi lahmacunu yiyebilmek için.
Hakkasan ve Wagamama gibi birçok restoranın yaratıcısı Alan Yau ve Jale Erentok’un da yaptığı gibi.
Soho House’da buluşuyoruz
Tatbak’tan sonra Les Ottomans’a geçiliyor, kısa bir tekne turundan sonra Tepebaşı’nda Soho House’da buluşuyoruz.
Mandolin’in Türk ve Yunan mezeleriyle bir rakı sofrası donatıyoruz.
Mert iyi yemekten anladığı gibi yemek yapmaya da son derece meraklı, bir ara mezelerden birinin tarifini soruyor servis görevlisine.
Gecenin ilerleyen saatlerinde arabaya atlıyoruz ve Lucca’ya gidiyoruz.
Lucca’dan sonra niyet Gizli Kalsın’a gitmek ama hal kalmıyor.
Ertesi gün plan İstanbul’da turist olmak, yabancı misafirlere Ayasofya’yı, Sultanahmet’i gezdirmek.
Sonrasında ise Bodrum... Biraz tekne, biraz Mandarin Oriental...
Tüm bu geziler sırasında Mert tam bir fahri elçi gibi, hem İstanbul’u ne kadar sevdiğini hem Türk yemeklerini anlata anlata bitiremiyor.
Tabii fotoğraflayarak da sosyal medyada paylaşıyor ve yüzbinlerce ‘like’ alıyor.
Teşekkürler Mert!
Daha önce Londra’daki müzayede evi Phillips’te Mert & Marcus sergisi açıldığında yazmıştım, moda fotoğrafçılığında dünyada bir numara oldular, şimdi ise moda fotoğrafçılığından da öteye geçiyor ve artık sanatsal çalışmalar da yapıyorlar diye.
2001-2014 yıllarındaki işlerinden oluşan sergiyi İstanbul’da da görmek istiyoruz diye de eklemiştim.
Mert Alaş kadar ülkesini seven ve her fırsatta bunu dile getiren bir fotoğrafçının sergisini ve tabii açılışına katılan dünyaca ünlü arkadaşlarını Türkiye’ye getirmesi, özellikle böyle bir dönemde daha da anlamlı olur demiştim.
Sergi henüz gelmedi ama Mert’in tatile gelişi de benzer bir etki yarattı,
Türkiye’nin tanıtımı açısından.
Hiç tartışmasız Nicole Kidmanlı otel açılışından, Morgan Freemanlı THY kampanyasından daha etkili.
Değerini bilmeliyiz!
Taschen’den Mert & Marcus kitabı çıkıyor
Mert & Marcus cephesinden bir son dakika haberi de verelim.
Çok yakında retrospektifleri değerinde bir kitapları çıkacak, Taschen yayınevinden.
Kitabın lansmanı 7 Eylül’de New York Moda Haftası sırasında yapılacak.
Heyecanla bekliyoruz.