Hiçbir şeyden korkmadık, şu mavi oktan korktuğumuz kadar. Whatsapp yerine hala SMS kullananlara eski usül diyorduk, şimdi ise SMS daha cool geliyor. Nedeni basit, özel hayatınızı anında mesajlaşmak kadar ele geçirmiyor.
Daha mesaj yazmadan önce başlıyor stres, en son ne zaman online olmuş diye... Uzun süredir online olmamışsa bilin ki meşgul; uçakta da olabilir, toplantıda da.
Online olup da Whatsapp’tan gelen bir mesaja cevap vermiyorsanız durum daha da fena.
Bu sefer sonsuz sitem başlıyor. İster istemez kendinizi suçlu hisseder duruma geliyorsunuz.
Sadece yakınlarınızla ya da hoşlandığınız kişilerle karşı karşıya kalsanız o da iyi, ama artık Whatsapp’tan olur olmaz iş mesajları da geliyor.
Hiçbir samimiyetiniz olmayan kişiler, saat kaçta online olduğunuzu biliyor, cevap yazmazsanız da ayıp kabul ediliyor.
Şimdi daha da ileri gidildi, Whatsapp’ın yeni uygulaması ile karşı taraf mesajınızı okuduğu anda, mavi oklar beliriyor yanında. İşte mesaj gönderen kişi apart halinde bekliyorsa, başlıyor saldırmaya, arka arkaya yağıyor mesajlar.
O sırada meşgul de olsanız, cevap yazamayacak durumda da olsanız fark etmiyor... Okudunuz ya, cevap yazmak zorundasınız. En ilgisiz kişilere ve konulara bile.
GRUP MESAJLARI
Bir tek size özel mesajlar olsa neyse...
Bir de Whatsapp gruplarıyla gelen davetiyeler var. Onlardan kaçışınız da yok, gruptan çıkmak istiyorsunuz, kapatıyorsunuz o pencereyi, bir bakıyorsunuz birkaç dakika sonra grup lideri sizi yine eklemiş. Davete kimler geliyor, kimler gelmiyor öğreniyorsunuz, her şeyden haberdar oluyorsunuz.
İşte o elinizdeki telefon hiç susmuyor ve yapmanız gerekenlerin çoğunu bir güne sığdıramıyorsunuz bile. Çünkü ister istemez, sessizde bile olsa, telefonun yanıp sönen yeşil ışığı da, titreşimi de bir şekilde gözünüzü alıyor, bakmadan duramıyorsunuz.
Ya önemli bir şeyler kaçıyorsa?
Doğrusu, önemli bir şey kaçmıyor aslında! Ama yine de ya kaçarsa, ya gerçekten önemliyse? İşte o hislerle bakmadan durabilmek de mümkün olmuyor.
Kısa bir süre önceye kadar online olma özelliğini kapatma söz konusuydu ama onda da kendiniz kapatınca, karşınızdakini de göremediğiniz için yine sonradan pişmanlık oluyordu. Çünkü karşı taraftan gelen cevabı bekleyecek kadar da sabrımız yok artık. Anında haber almak istiyoruz, sanki başka hiçbir iş güç yokmuş gibi.
İLLE DE CEVAP!
Şimdi durum daha da vahim; oklar maviye döndükçe daha da yapışıyoruz telefona cevap geldi, gelecek beklentisiyle...
Gelmezse karşı saldırı başlıyor, gelirse o anda canınız yazmak istese de istemese de, araba da kullanıyor olsanız, koşuda da olsanız fark etmiyor, önemli bir toplantıda da olsanız, arkadaşlarınızla sohbette de olsanız hiç fark etmiyor.
O mesaj okunduysa ve mavi oklar belirdiyse cevap yazılacak, nokta!
Cevap yazmamak demek, yeni görgü kurallarına aykırı davranmak demek. İşte o yüzden şimdi de yana yakıla mavi oklardan kurtulmanın yolları aranıyor. Neyse ki gazetelerimiz bu konuda bizi itinayla bilgilendiriyor. Söz konusu teknoloji olunca, hep bir yol bulunuyor.
Bakarsınız izinsiz tanıtım SMS’leri, e-mailleri gönderilmemesi gibi yakında Whatsapp’ta da samimiyet derecesine göre düzenlemeler yapılır.
Şimdi daha çok hak veriyorum, Whatsapp kullanmayıp da hala SMS kullananlara... Ben de yapabilir miyim? İşte ondan hiç emin değilim.
ANNENiN SUÇU NE?
3.5 yaşındaki Pamir’in başına gelenleri üzülerek takip ettik. Anne-babayı suçlayanlar da oldu, nasıl tahmin edebilirlerdi diyenler de oldu.
Bu tip durumları özetleyen çok doğru bir söz var; basiretin bağlanması. Belki evin her yeri çocukların açamayacağı şekilde kilitli olsaydı, Pamir’in başına bunlar gelmeyecekti ama anne-babaların da basireti bağlanabilir, böyle bir şeyin olacağını asla düşünemezlerdi.
Fark etmişsinizdir, anne-babalardan bahsediyoruz, sadece annelerden değil. Çünkü çocukların sorumluluğu anne-babaya ait. Buna rağmen anne-babaya ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ gerekçesiyle kamu davası açıldı. Pamir’in babası için çoktan takipsizlik kararı çıktı ama annesi 6 yıla kadar hapis suçuyla yargılanıyor. Bu nasıl bir eşitsizlik? Babanın hiçbir suçu yok derken, anneyi suçlamanın nasıl bir gerekçesi olabilir?
Günümüzde hala anne yemek yapar, çocuk bakar, baba dışarıda çalışır, aileyle ilgili para kazanmak dışında bir sorumluluğu yoktur demekten ne farkı var bunun?
Kaldı ki Pamir’in durumunda anne-babanın yaşadığı bu büyük acıyı bir de kamu davasıyla daha da büyütmeye ne gerek var?