Aradan 4 yıl geçmesine rağmen unutamadığım anlardan biriydi, Alarko’da TurkishWin (Turkish Women’s International Network) toplantısında Leyla Alaton moderatörlüğündeki İshak Alaton konuşması.
İshak Alaton’u ilk kez canlı dinlemiştim ve Leyla Alaton’un enerjisinin ve şeytan tüyünün genlerinden geldiğini işte o zaman anlamıştım.
İshak Alaton’un hayatını anlatan, Mehmet Gündem’in kaleme aldığı ‘Lüzumlu Adam’ ve ‘Lüzumsuz Adam’ kitaplarını okuyanlar biliyor, Alaton’un ne zorluklardan geçtiğini ve şirketini nasıl kurduğunu.
İngilizceyi 28 günde öğrendi
Konuşmasına, kitabındaki gibi “Hedefi belli olmayan yelkenliye hiçbir rüzgar yardım edemez” sözüyle başlamış ve İngilizce öğrenme hikayesiyle devam etmişti.
Hikayeyi bilmeyenler için özetleyelim, İshak Alaton askerdeyken “Yabancı dil bilen var mı?” sorusu üzerine “Evet” diyor.
O devirde kimsenin aklına “Hangi yabancı dili biliyorsun?” demek gelmiyor.
İshak Alaton, Fransızca biliyor ama yapması gereken Amerikalı subayın İngilizce derslerini Türkçe’ye tercüme etmek.
Bu durum ortaya çıkınca, “Ben İngilizce’yi 28 günde öğrenirim” deyip çalışmaya başlıyor.
“Neden 1 ay değil, 28 gün dedim hâlâ bilmiyorum ağzımdan öyle çıkıverdi” diye anlatmıştı.
İşte o zamandan belliymiş, iş hayatında başarılı olacağı.
Ay yerine gün diyerek daha kısa zaman hissi verip, karşısındakini ikna etmiş.
Konu dil öğrenmekten iş kurmaya hangi alana gelse, İshak Alaton’a göre, çok isteyince ve çok çalışınca her şey yapılıyor.
Kendisi de bunun canlı bir örneği.
Kızıyla erken evlenmemesi için sözleşme yapan, önce hayatını yaşaması gerektiğini savunan bir baba, ortağına “İkimiz de aynı düşünseydik birbirimize ihtiyaç kalmazdı” diyebilen bir işadamı.
En etkileyici olan da, tamamen kendi isteğiyle ‘Lüzumlu Adam’dan ‘Lüzumsuz Adam’a geçişi.
‘Ömür dediğin şey yaştan değil, yaşadıklarından ibaret’
“Erken yaşlarda, varlıklı olmanın ötesinde daha neler var diye kendime sormaya başladım.
65 yaşıma geldiğimde bir yazı yazdım.
Yazının başlığı ‘Lüzumsuz olabilmek’.
Yaşım ilerledikçe, bir yandan kalan zaman azalıyor, diğer yandan kütüphanemde okunmayı bekleyen kitapların adedi artıyor.
Bu çelişkili duruma köklü bir çare bulmalıyım.
Yaşam tarzımı değiştirmeliyim.
Uykuda kaybettiğim zamanı asgariye indirdim.
İşimle ilgili sorumluluklarımı genç kuşaklara daha hızlı devretmem, bu duruma çare olur…
Bu yolda hızlı adımlar atıyorum.
İşin başında kurucuların prensiplerini özümsemiş profesyonelleri görmek, benim için büyük kıvanç kaynağı oluyor…
Gittikçe önemsizleşiyorum...
Tamamen lüzumsuz olmayı, ömrümün taçlanması olarak görüyorum…
Şimdi, 85 yaşımı doldurmuş olarak geriye bakıyorum da, epey bir mesafe aldığıma inanıyorum.
Hayat zannedildiği kadar uzun değil.
Zaman akıp gidiyor.
Ne yaptıysan, ne için mücadele verdiysen sadece o kalıyor geriye...
Unutma ki, ömür dediğin şey yaştan ibaret değil, yaşadıklarından ibarettir.”
Çok büyük bir kayıp İshak Alaton.
Geriye bıraktıklarıyla her zaman hatırlanacak ve ilham vermeye devam edecek.