Buz, İstanbul’un gelmiş geçmiş en stil sahibi mekânlarından biriydi.
Nişantaşı’nda bir apartmanın 3. katında olmasına rağmen.
Lal Dedeoğlu ve Ender Sanal’ın yakın çevresiyle başladı, daha sonra ünü kulaktan kulağa yayıldı ve geceleri apartmanın önünde kuyruklar oluşmaya başladı.
Kapıda Richie Varon, o zamana kadar görülmemiş bir tavırla “Girebilirsiniz, giremezsiniz” buyurdu.
Hatta o dönemde Richie, İstanbul’un en nefret edilen adamlarındandı.
İçeri giremeyen Richie’ye kızıyordu, ama aslında Buz küçücük bir yerdi ve gerçekten çok fazla insan alamıyordu.
Sonra Buz büyüdü, yine Nişantaşı’nda Abdi İpekçi Caddesi’nde bir akşamüstü barı olarak karşımıza çıktı.
Duvarlarda müdavimlerin polaroid fotoğrafları asılıydı.
Daha sonra ise Buz hızla büyümeye devam etti.
Markiz Pasajı, Anjelique, Galatasaray Adası, Yalıkavak Xuma Beach derken pek çok yer dolaştı.
Arada gece kulübü Dans açıldı.
Bağdat Caddesi ve Kanyon’da Buz’lar açıldı.
Büyüdükçe eski samimi havası kalmadı tabii, son derece cool sahiplerine rağmen.
Sonra ise Buz birdenbire bitti ve yaratıcılarından Lal Dedeoğlu İstinye Park’ta Bej’i açtı.
Daha sonra da Bej’i Karaköy’e taşıdı, daha kimseler Karaköy’e gezmeye gitmezken.
Karaköy’ün parlamasına öncü oldu.
Daire 1 bu cumartesi açılıyor
Şimdi ise Lal Dedeoğlu, Buz’dan tanıdığımız Hakan Özkul ile birlikte yeni bir mekânla karşımıza çıkıyor.
Eski Buz müdavimlerini şimdiden geçmişe dönme heyecanı sarmış durumda.
Yeni mekânın adı Daire 1.
Küçük Bebek Caddesi’nde bir apartmanda.
Bu sefer kapıda Richie yok ama içeri girmek yine kolay değil, anahtar gerekiyor.
Müdavimlere dağıtılan bu anahtar şimdiden şehrin arzu nesnelerinden olmuş durumda.
Açılış bu cumartesi, 16.00-19.00 saatlerinde.
Sonrasında da Daire 1, 09.00-22.00 saatlerinde açık olacak.
Heyecanla bekliyoruz.
Sahne sanatlarını tek çatıda topluyor
Nice yıllar Changa!
İstanbul’u güzelleştiren başka bir mekânla devam ediyoruz: Changa.
Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç’un kurduğu Changa, bir dönem Taksim’i çekim merkezi yaptı.
Peter Gordon gibi önemli bir İngiliz şefle birlikte de çalıştılar, Civan Er, Pınar Taşdemir gibi yerli şefler de kazandırdılar.
‘Dünyanın En İyi Restoranları’ listesine Türkiye’den girmeyi başaran ilk restoran olmayı başardılar, listeye 39’uncu sıradan girerek.
İstanbul’da çağdaş sanata değer veren ve ilk kendi koleksiyonunu yapan restorandı aynı zamanda.
Daha sonra Müzedechanga’yı açtılar, yeni şube Wallpaper tarafından en iyi yeni restoran tasarımı da seçildi.
Autoban Mimarlık imzalı mekânıyla olduğu kadar yemek tasarımlarıyla da dikkat çekti.
Müzedechanga Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergilere özel menüler de hazırladı. Anish
Kapoor ve Joan Miro gibi sanatçıların eserlerinden ilham alan yemekleriyle kalbimizi bir kez daha fethetti.
Changacılar geçen hafta sonu MüzedeChanga’da bir Türkçe pop partisiyle 17. yıllarını kutladılar.
Gecenin DJ’i ortaklardan Savaş Ertunç’tu.
Doğrusu, en iyi DJ’leri ve gece kulüplerini kıskandıracak bir geceydi.
Devamını bekliyoruz.