Yüksek tavanlı karanlık bir salon.
Bangır bangır techno müzik çalıyor.
Arada salona sis basılıyor, göz gözü görmüyor.
Sanırsınız, bir rave partisi.
Oysa Buenos Aires’den çıkan bir gösteri: Fuerza Bruta.
Oyun boyunca ayaktasınız, boşuna eşyalarınızı vestiyere bırakmanızı istemiyorlar.
Bir anda tepenizde bir havuz oluşuyor, “Yok artık, daha neler!” diyorsunuz.
Elinizi uzatsanız değebileceğiniz kadar yakın.
İçinde kızlar yüzüyor, dans ediyor.
Müthiş bir koreografi, bir görsel şölen.
Havuz giderek üstünüze doğru yaklaşıyor.
Sonra bir de ışık numaraları giriyor devreye.
Ağzınız iyice açık kalıyor.
Finalde şakır şakır yağmur yağdırıyorlar üstünüze.
Dansçılarla birlikte sırılsıklam dans ediyorsunuz.
1 saat 15 dakika sonra salondan çıktığınızda sabaha kadar dans edecek enerjiniz oluyor.
Şimdiye kadar izlediğim en iyi gösterilerden biri Fuerza Bruta.
Yıllar önce New York’ta ilk kez izlediğimde Türkiye’ye mutlaka gelmeli demiştim, hatta
Dot ekibi belki bir uyarlamasını yapar diye ummuştum.
Sonunda ayağımıza geliyor, 17 Kasım itibariyle İstanbul’da Volkswagen Arena’da.
Gösteriler 29 Kasım’a kadar devam ediyor.
Şimdiye kadar dünyada 5 milyon kişi tarafından izlenmiş, bu kadar kişi yanılıyor olamaz.
Fırsat bulursanız mutlaka izleyin.
Komedi festivali başlıyor
BKM, bizi güldürmeye devam ediyor.
Bugün itibariyle karşımıza uluslararası bir komedi festivaliyle çıkıyorlar.
15-20 Kasım tarihlerindeki İstanbul Komedi Festivali’nde stand up gösterilerinin yanı sıra ünlü ve amatör isimler de farklı şovlarla sahneye çıkacak.
Bu akşam BKM’de Cem Davran soracak, Demet Akbağ cevaplayacak.
17 Kasım’da Maslak Uniq Hall’da ‘Ata Demirer Gazinosu’ var.
19 Kasım’da BKM Mutfak’ta Suzan Kardeş’in ‘Deli Cesareti, Şarkılı Çalgılı Hikayeler’i…
20 Kasım’da ise Uniq Hall’da Yılmaz Erdoğan’ın uzun zamandan sonra ilk gösterisi ‘Münaşaka’…
Yurtdışından gelen konuk sanatçılar arasında ise Eddie Izzard, Ennio Marchetto, Maz Jobrani gibi isimler dikkat çekiyor.
Bir an önce biletleri almakta fayda var.
Bu ne perhiz Okan?
Yıllarca magazine mesafeli yaklaşacaksın.
Kızını doğduğu günden itibaren objektiflerden kaçıracak, fotoğrafını çekmeye çalışan magazincilere yerli yersiz söveceksin.
Sonra da sanki bunları yapan bir başkasıymış gibi, bir magazin ödülleri gecesini sunmakla kalmayacak, kızını da sahneye çıkaracaksın, kendini anons ettirmek için.
Okan Bayülgen ve kızı İstanbul’dan söz ediyorum.
İstanbul, sahnede gecenin diğer sunucularından daha başarılıydı.
Ama yine de küçücük bir çocuğun o saatte, o törende, o sahnede işi ne?
Beren Gökyıldız gibi kendi yeteneğiyle, yaptığı bir işle ödüle aday olmadıktan sonra.
Bundan sonra istediği kadar “Fotoğrafımızı çekmeyin!” desin Okan Bayülgen, İstanbul’u spotların altına kendi çıkardı bir kere.
Poptan fasıla Tarkan
Sahneye onun kadar çok yakışan başka bir popstarımız yok.
Yılın en iyi projelerinden ‘Ahde Vefa’ albümüyle de Türk sanat müziğinde ne kadar başarılı olduğunu kanıtladı.
Açıkhava konserlerinin yarısını popa, yarısını Türk sanat müziğine ayırdı.
Hayranları ikiye bölündü, popstarı izlemek isteyenler, fasıl isteyenler…
Birini beğenen diğerine burun kıvırıyor, Tarkan ikisinin de hakkını sonuna kadar verse de.
Sonuç, Tarkan kendi kendinden rol çalmaya başladı.