Bizi anlamak kolay değil. Farklı dinamiklerimiz var. Sabırsızız, maymun iştahlıyız, hızlı çok hızlı tüketiyoruz.
Türkiye’de mekân açacak yabancı yatırımcılara ilk söylediğimiz bu oluyor.
Bazısı gülüp geçiyor, “Dünyanın her yerinde başarılı oldum, İstanbul’da mı olamayacağım?” diyor.
Bazısı kulak veriyor, dinamikleri öğrenmek için elinden geleni yapıyor.
Sadece yabancı yatırımcılar değil hataya düşen, bazen yerli yatırımcılar da yabancı markalara, isimlere gereğinden fazla güveniyor.
Yemek, fiyat-kalite dengesi vs. önemli değil, bu isim bize yeter diyorlar ve yanılıyorlar.
Çünkü dünyanın en pahalı yeme-içme sektörlerinden biri İstanbul’da ve artık İstanbullu tüketici verdiği paranın karşılığını almak istiyor.
Bunu en doğal hakkı olarak görüyor.
Biraz da bu yüzden bizdeki dengeleri göz ardı eden, söylediklerimize gülüp geçen yabancı yatırımcılar da yabancı isimlere bel bağlayanlar da umduklarını bulamıyor.
İşte son örnek, Zorlu Center’daki Jamie’s Italian.
Dünyada tam 40 şubesi var, en büyüğü İstanbul’da denildi, durdu.
Ama gelin görün ki bu hafta Jamie’s Italian için mahkemeden iflas erteleme kararı istendi.
Jamie’s Italian, İngiliz yıldız şef Jamie Oliver’ın en sıradan restoranıydı.
Londra’daki şubeleri de Mehmet Gürs’ün Num Num’ının yanında sönüktü.
İstanbul’a gelince vasat yemeklere bir de yüksek fiyatlar eklendi.
Sanki Jamie Oliver gelecek de, bütün gün mutfakta harikalar yaratacak, yemeklere kuş konduracak sanıldı.
Sonra da Zorlu Center beklenen ilgiyi görmedi bahanesine sığınıldı.
Oysa AVM’deki diğer yeme-içme mekânları her daim tıklım tıklım.
3 takıma eşit yaklaştı
Bizi içimizden biri kadar iyi anlayanlar da var. Bkz. Hublot.
Lüks saat markası her ülkede bir futbol takımı seçiyor ve o ülkenin taraftarlarına özel bir saat tasarlıyor, sınırlı sayıda üretiyor.
Saatlerin fiyatları da 29 bin İsviçre Frangı civarında oluyor.
Hublot, Türkiye’de de bir futbol takımı seçmek istedi, ama sadece bir takımı seçerseniz olay çıkar, 3 büyük takım da olmalı diyenleri dinledi. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş için üç ayrı özel tasarım yaptı. Yüksek fiyatlarına rağmen çoğu şimdiden kapışıldı.
Şaşırıyor muyuz? Hayır.
Bulut AVM geliyor
Tasarımcılardan patronlara modayla ilgili herkes salı akşamı Karaköy’de Colonie’deydi.
Markafoni’yi satın alan Güney Afrikalı Naspers grubunun lansmanı için.
Amaç, Türk markalarının yurtdışına açılma stratejilerini ve moda sektöründe e-ticaret konuları hakkında bilgi edinmekti. Moderatörlüğü üstlenen Vogue Türkiye Yayın Yönetmeni Seda Domaniç ne kadar iyi idare etse de paneli kimse dinleyemedi.
Aralarında Selman Bilal ve Mehtap Elaidi’nin de bulunduğu konuşmacıları dinlemek isteyenler de duyamadı zaten.
Çünkü Colonie, ne kadar iyi bir restoran-bar olsa da panel yapmak için uygun bir mekân değildi.
İzleyiciler arasında ise en çok konuşulan Markafoni’nin Microsoft’la yaptığı işbirliği ve artık yoox.com modeline geçişi oldu. Markafoni CEO’su İlker Baydar “Moda perakendesini bulutların üstüne taşıyoruz” dedi.
Artık sadece indirimli ürünler satan bir e-ticaret sitesi değil, başka markaların e-mağazalarını da bulabileceğimiz, hatta birkaç markanın birleşip mağaza da açabileceği bir platform olma yolunda gidiyor Markafoni.
Bu Bulut AVM projesi kadar çok konuşulan diğer konular ise İstanbul Moda Haftası ve Deri Tanıtım Grubu’nun Vogue İtalya ile birlikte yaptığı Floransa çıkarması oldu.
Galliano’ya Rıfat Özbek desteği
Aynı şey bizde olsa, ertesi gün unutulabilirdi.
Fransa’da öyle olmadı.
Bir bar kavgası yüzünden yetenekli bir adamın kariyeri neredeyse bitiyordu. Hem de özür dilemesine ve kötü alışkanlıklarından kurtulmak için yardım almayı kabul etmesine rağmen.
John Galliano önce Christian Dior’daki işinden oldu, sonra kendi adını taşıyan markasını da kaybetti.
Barda kavga ettiği Philipe Virgitti bile bunun üstüne bir açıklama yaptı, “Bu basit bir bar kavgasıydı” diye.
Ardından ekledi, “Galliano’nun ırkçı ya da anti-semitik olduğuna inanmıyorum, o sadece hasta. Umarım bundan sonra daha az içki içer ve çok iyi yaptığı işine geri döner.”
Galliano işine geri döndü tam 4 yıl sonra, Maison Martin Margiela’nın kreatif direktörü olarak.
İlk defilesinde onu destekleyenler arasında bir de sürpriz isim vardı, Rıfat Özbek.
Defile sonrası Galliano’nun başarısı kadar moda dünyasında Rıfat Özbek’in de ne kadar çok özlendiği konuşuldu.
Belli olmaz, Galliano bile modaya geri döndükten sonra bakarsınız Özbek de döner...