Modanın Oscar’ları ilan edilen, eski adıyla British Fashion Awards, şimdiki adıyla The Fashion Awards’un hemen ardından ödülleri düzenleyen İngiliz Moda Konseyi’nin ofisindeyim.
Konseyin CEO’su Caroline Rush ve İngiliz GQ dergisinin efsane yayın yönetmeni Dylan Jones ile buluşmak üzere.
İkisi de Milliyet’in sponsorlar arasında yer aldığı Marka Konferansı için 14 Aralık’ta İstanbul’a gelecekler.
Önce, ödül törenini artık sadece İngiltere’nin yılın olayı olmaktan çıkarıp, nasıl global bir boyuta taşıdıklarıyla başlıyoruz konuşmaya.
Bunun için yurtdışından moda tasarımcılarını davet ediyorlar hem moda haftalarına, hem de ödül törenine.
İngiliz Moda Konseyi’nin özelliği, kar amacı olmayan bir kurum olması. Böyle etkinliklerle toplanan bağışların tamamı yetenekli öğrencilerin moda eğitimine gidiyor.
Zaten Londra’yı diğer moda başkentlerinden ayıran en önemli özellik de en iyi moda okullarının burada olması diyor Caroline Rush.
İşte o aşamada soruyorum, “Peki İstanbul’un bir gün moda başkenti olma potansiyeli var mı?” diye.
“İstanbul zaten moda başkentleri arasında” diyor Dylan Jones.
Bizim hep duymak isteyip de duyamadığımız şeyi söylüyor.
Bunu Dylan Jones gibi erkek moda dünyasına yön veren birinin ağzından duymak değerli.
‘Dergilerin modası geçmez’
Bir dergiciyle modadan konuşunca, söz ister istemez dergilerin modasının geçip geçmeyeceğine geliyor.
“Dijital devrimle tabii ki değişiyorlar, sürekli online içerik üretmek gerekiyor ama dergiler her zaman bizim ekmeğimiz olacak” diyor Dylan Jones.
“Gazetelerin modası geçer ama dergilerin geçmez” diye ekliyor.
İşte o aşamada dayanamıyorum, GQ’nun aralık sayısındaki “GQ şimdiye kadar hiç bu kadar gazeteye benzememişti” başlıklı editör yazısını hatırlatıyorum.
“Dergiler artık gazetelere benzediği için mi?” diyorum.
Gazetelerin sadece haber verme aracı olmayacağını, alanında iyi yazarları olan, kendi içeriğini üretebilen gazetelerin her zaman yaşayacağını söylüyor.
İşte bu son söylediği İstanbul’u moda başkentleri arasında sayması kadar mutlu ediyor beni.
Geleceğin Vanity Fair yayın yönetmeni olarak görülen bir yayıncıdan bunu duymak önemli.
Tek saydıkları isim: Erdem
Dylan Jones, şu anda Londra Erkek Moda Haftası’nın da başında.
Hatta Caroline Rush ile birlikte başlatıyorlar bu haftayı, daha önce kadın koleksiyonlarının ardından tek bir günde erkek koleksiyonları sergilenirken, Dylan Jones’un etkisiyle birçok uluslararası tasarımcı Londra Erkek Moda Haftası’na katılmayı kabul ediyor.
Dylan Jones, son birkaç yıl içinde 5-6 kez İstanbul’a geldiğini, her gelişinde farklı markaları bir araya getiren mağazaları da gezdiğini anlatıyor. “Çok iyi Türk tasarımcılar var, daha da büyüyebilmek tamamen tanıtım ve bütçe meselesi” diyor.
Hangi Türk moda tasarımcılarını tanıdıklarını soruyorum, tek sayabildikleri isim Erdem oluyor.
İngiliz modacı olarak kabul ettikleri Erdem’in Türk bir aileden geldiğini biliyorlar.
Bu sezon onları en çok heyecanlandıran şey Vivienne Westwood’un Londra Moda Haftası’na dönüşü.