İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’yla dün kaldığımız yerden bugün devam ediyoruz. Konumuz, Türkiye’nin son dönem mimarisinden Venedik Bienalleri’nde Türkiye’nin kalıcı bir pavyona sahip olmasını sağlayan isimlere uzanıyor
Bu yıl ilk defa Venedik Mimarlık Bienali’ne katılıyoruz. Türkiye’deki son dönem mimariyi nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’de imar disiplini açısından çok büyük sorun olduğunu düşünüyorum. Kentlerimizi koruyamamış olmamız, kentlerimizin kontrolsüz bir biçimde genişlemiş olması tabii üzücü ve giderilmesi çok zor. Kentlerimizde gördüğümüz imar düzensizliğini mimarlarımızın sırtına yüklemek doğru değil. Mimarların kalitesizliği değil bu. Bunun çok çeşitli nedenleri var.
İmar açısından düzenli gelişen kentle düzensiz gelişen kent arasında çok büyük farklar oluyor. Çok çeşitli alanlara yansıyor. İmar konusunda disiplinli yaklaşım sergileyen toplumlar hem birbirlerine saygılı, hem geçmişlerine saygılı, hem geleceklerini planlayan, hem teknolojiyi kullanabilen, hem çevreye saygılı yapılar ve kentler oluşturuyor. Eğer bunu yapamıyorsanız, bütün bu alanlarda eksikleriniz var mesajını ortaya koyuyorsunuz aslında. Ne kadar çok şeyin göstergesi olduğunu düşünürseniz, o konuda eksiklerimizin olması çok düşündürücü. Böyle bir gerçekle karşı karşıyayız, bu konuya daha çok önem vermemiz lazım.
TÜRKİYE PAVYONU’NA DESTEK
Mimarlık bienalinin küratörü olarak Murat Tabanlıoğlu nasıl seçildi?
Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu için yedi üyenin yer aldığı Danışma Kurulu oluşturuldu. Üyeler arasında, Murat Güvenç, Ömer Kanıpak, Gökhan Karakuş, Nevzat Sayın, Cem Sorguç, Murat Tabanlıoğlu ve Uğur Tanyeli yer aldı. Danışma Kurulu, Mimarlık Bienali’nin çalışma yöntemi ile ilgili görüşünü belirttikten sonra, üyelerin aldığı ortak kararla çalışmalarına son verildi. Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nun küratörü Murat Tabanlıoğlu, proje koordinatörü ise Pelin Derviş oldu. Murat Tabanlıoğlu ve Pelin Derviş, mimarlık alanında sahip oldukları tecrübe, bilgi birikimi ve birlikte çalışma pratikleri sebebiyle İKSV tarafından seçildi. Önümüzdeki yıllardaki sergilerin küratör seçiminde farklı yöntemler tercih edilebilir.
Bunun yanı sıra, Türkiye Pavyonu’nda yer alacak projeye, gerekli desteği ve danışmanlığı sağlamak amacıyla İKSV tarafından bir Bilim Kurulu da oluşturuldu.
Türkiye’nin Venedik Bienalleri’nde kalıcı bir mekanda yer almasını sağlayan isimler kim?
Akbank, Mehveş-Dalınç Arıburnu, Nezih Barut, Ali Raif Dinçkök, Vuslat Doğan Sabancı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Oya-Bülent Eczacıbaşı, Enka Vakfı, Nesrin Esirtgen, Eti Gıda San. ve Tic. AŞ, Kadir Has Üniversitesi, Öner Kocabeyoğlu, MAÇAKIZI, Tansa Mermerci Ekşioğlu, Polimeks İnşaat, SAHA Derneği, Taha Tatlıcı, T. Garanti Bankası AŞ, Vehbi Koç Vakfı, Zafer Yıldırım, Yıldız Holding AŞ.
İstanbul’da kültür-sanat alanında en büyük eksikler neler?
Her şeyden önce İstanbul gibi bir kültür başkentine yaraşır sayıda ve yeterli kapasitede kültür mekanlarına ve konser salonlarına sahip olmalıyız. Altyapının düzenlenmesi kültür-sanat yaşamının zenginleşmesi anlamına geliyor. Yaratıcı endüstrilerin, özellikle kültür endüstrisinin kent ve ülke ölçeğinde ne denli büyük ekonomik katkılar sağladığı ise rakamlarla ortada... Venedik Bienali buna çok iyi bir örnek. İstanbul da hem özel sektörün, hem de kamu ve yerel yönetimlerin sürekli ve düzenli desteğini hak ediyor. Bu süreçte sadece salonlar inşa edilmesi de yeterli değil elbette. Sektör örgütlenmeleri, telif hakkı yasaları, standartların oturtulması, yönetmeliklerin düzenlenmesi, kültürün kamu tarafından fonlanmasının temel prensiplerinin belirlenmesi de çok gerekli. Öte yandan bu yapılanmalarda sanatçıların, eleştirmenlerin, kültür kurumu yöneticilerinin ve akademisyenlerin söz sahibi olması büyük önem taşıyor.