Nicole Kidman Bodrum’a gelmiş, Paramount stüdyolarının adını taşıyan Torba’daki otelin tanıtımı için.
Ünlü isimleri Bodrum’da görmeye alışığız.
Sadece marka tanıtımları için değil, kendi tatilleri için de gelenlerin sayısı çok.
Rahmetli Ahmet Ertegün’ün bir dönem ağırladığı isimleri de unutmamak lazım tabii.
Nicole Kidman’ın da Bodrum’a gelmesi özellikle bu dönemde güzel bir haber.
Ama bir otel açılışı için yüzbinlerce dolar dökülerek özel uçakla gelmesi ve buna rağmen sadece 5 saat 15 dakikada ülkeden ayrılması, doğrusu ne otele, ne Bodrum’a, ne Türkiye’ye bir geri dönüş sağlıyor.
Aksine, bir Hollywood yıldızına bu kadar para verip de 1 gece bile otelde kalmaya razı edememek, “Acaba güvenlik konusunda mı endişeliydi, niye daha uzun kalmadı?” hissini yaratıyor.
Hadi onu da bırakalım, Nicole Kidman ailesiyle gelip otelde tatil yapsaydı bile günümüzde nasıl bir etkisi olurdu, bir de onu düşünelim.
Oyuncunun uzun zamandır gündemde olmadığını, daha yeni ‘Big Little Lies’ adlı bir mini TV dizisiyle Hollywood deyimiyle ‘comeback’ yapmaya çalıştığını da şimdilik bir kenara bırakalım.
Porselen beyazı teni belli ki uzun yıllardır güneş görmüyor.
Kendisi Hollywood’un buzlar kraliçesi olarak biliniyor.
Ne yazla, ne güneşle, ne denizle, ne tatille uyuşan bir imajı var.
Kızgın kumlardan serin sulara geçiş etkisi de yaratmıyor.
Giydiği kırmızı halı kostümü de Bodrum’un nasıl bir yer olduğu hakkında hiçbir fikrinin olmadığını gösteriyor.
Pekâlâ, bir saat ya da mücevher firmasının yüzü olabilir ama bir tatil oteline yakışmıyor.
Geriye kalan tek hatırladığımız, 5 saat 15 dakikada 525 bin dolar kazanmış olması oluyor.
E, tabii bu rakamın da doğru olup olmadığını bile bilmiyoruz aslında.
Alan memnun, veren memnunsa rakam bizi ilgilendirmemeli tabii.
Ama gönül isterdi ki bu rakamı alan Hollywood yıldızı, açılışına katıldığı oteli, Bodrum’u, Türkiye’yi biraz desteklesin, en azından desteklemiş gibi yapacak kadar ciddiye alsın.
Tamamen duygusal da olsa...
Venedik’te çok güzel hareketler
Çağdaş sanat dünyasının Venedik çıkarması son hızla devam ediyor.
Instagram timeline’ımız Anneler Günü’nde nasıl anneli fotoğraflarla coştuysa, son bir haftadır da Venedik Bienali’nden ve tabii eş zamanlı gerçekleşen sergilerden fotoğraflarla dolup taşıyor durumda.
Eylül’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergisi açılacak olan Ai Weiwei, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ile selfie çekiyor.
Türkiye’den önde gelen tasarımcılar ilk defa birlikte hareket etmeyi başarıp Venice Design’da işlerini birlikte sergiliyor ve bu anları paylaşıyor.
Türkiye’den koleksiyonerler Damien Hirst sergisinden ve Fondazione Prada’dan paylaşımlarda bulunuyor.
Venedik’te deniz taksi videolarından sonra en çok ‘like’ alan işte bu paylaşımlar oluyor.
Türkiye Pavyonu’na NYT’dan övgü
Uluslararası basında ise bizi en çok mutlu eden, ‘like’lar yağıyor hissi yaratan haber New York Times’tan geliyor.
New York Times yazarı Jason Farago, bu yılki bienalin genelini 2015’ten daha olumlu ve ılımlı bakış açısında gördüğünü söylerken, en güçlü ülke pavyonu olarak Türkiye’yi seçtiğini açıklıyor.
Arsenale’deki Türkiye Pavyonu’nda Cevdet Erek’in ses ve ışık enstalasyonuyla alanı hem bir konser mekânı hem de hapishane avlusuna çevirmeyi başardığını anlatıyor.
Ayrıca bienal dışında Future Generation Art Prize (Gelecek Nesil Sanat Ödülü) için yarışan Aslı Çavuşoğlu’nun kendi gazetesini yarattığı ‘Gelecek Zaman’ adlı eserinden de övgüyle bahsediyor.
New York Times gibi dünyanın en önde gelen gazetelerinden birinde politika dışında bir konuyla, çağdaş sanatla yer almamız, üstelik de sanatçılarımızdan, eserlerinden ve Türkiye Pavyonu’ndan övgüyle bahsedilmesi çok değerli.
Başta İKSV olmak üzere, emeği geçen herkesi kutlarım.