Ünü kulaktan kulağa yayıldı, Sanayi 313’ün. İlk açıldığı günlerde herkes birbirine aynı soruyu soruyordu, “313’e gittin mi?”
Gidenler gitmeyenlere keşfetmiş olmanın gururuyla anlatıyordu, “Maslak Oto Sanayi’de, yemekleri çok güzel ve çok güzel mobilyalar satılıyor.”
Hiç ummadık bir yerde; iç mimari, moda ve yemek alanlarında zevkli detayların olduğu hiç ummadık bir mekân.
İki kardeş Enis ve Amir Karavil’in yarattığı bir alan, aynı zamanda bir mimari ofis. Enis Karavil, 2016’da iç mimarinin otoritesi sayılan Andrew Martin Design Review’a seçildi.
Londra’daki meşhur Ottolenghi ayarındaki restoranı kısa zamanda Maslak’ta çalışanlar tarafından da keşfedildi.
Şef Müge Ergül’ün hazırladığı yemekler ve tatlılar çok başarılı.
Cumartesi günleri brunch’ı da çok seviliyor.
Daha sonra Atelier 313 markasıyla ürettikleri, Serena Uziyel imzalı terlik ve çanta tasarımlarının ünü Türkiye dışına da taştı.
Şimdi Maslak’tan sonra Bebek’te küçük bir yer açıyorlar, Müge Ergül’ün şahane yemekleri artık Bebek’te de olacak.
Sırf vitrini bile iştah açmaya yeter.
Bu hafta açılması planlanıyor.
Şimdiden hazır, bekliyoruz.
En özenli en iyiler
Time Out Yeme-İçme Ödülleri önceki akşam sahiplerini buldu.
Oysa süreç bizim için çok önceden başladı, Time Out’tan gelen anket formunu doldurmak epey süre aldı, yeni adaylar arasında haksızlık yapmamak için büyük çaba gerekti.
Her kategoride adaylar güçlüydü ama benim için iki kategoride tartışmasızdı kazananlar.
Biri: En iyi şef alanında İsmet Saz.
İsmet, Akaretler’den Kuruçeşme’ye taşınan Toi’nin şefi.
Toi, sanıldığı gibi Fransızca değil, ‘Trust of İsmet’in kısaltması.
İsmet, bir dönem, New York’ta Gordon Ramsay’in iki Michelin yıldızlı restoranı The London’da çalıştı, İstanbul’daki ilk denemesi ise Toi.
Kısa sürede kendi müdavim kitlesini yarattı.
Tabii bunda en çok şefin masasının ve spesiyali “Beef Wellington”ın etkisi oldu.
Derken yerine sığmadı, yeni bir yer arayışına girdi.
İşte böylece Kuruçeşme’deki popüler suşici Inari’nin üst katına kuruldu.
Şimdi İsmet Saz yeni spesiyaliteler de ekliyor şefin masasına.
Meşhur kokoreçten sonra şimdi el yapımı makarnalar da çok konuşuluyor.
Favorim: Bröd
Diğer favorim ise Bröd.
Bröd’ü Aslıhan Lodi sayesinde keşfettim, Erman Girgin’in ekmekleri ne kadar özenle yaptığına ve her ekmek satışında yavrusundan ayrılır gibi içi giderek baktığına çok şahit oldum.
Zeynep Dayıoğlu’nun yemekleri ve çikolatalarıyla Bröd’e sevgim daha da arttı. Daha sonra Aslıhan Lodi’nin Bröd ailesine katılmasıyla bir kez daha gördüm, ne iş yaptığınız değil, ne kadar severek ve özenle yaptığınız, önemli olan.
İşte o yüzden İsmet Saz’a ve Bröd’e oy verirken içim çok rahattı.
‘En iyi’ ödüllerini sonuna kadar hak ettikleri için. Çok tebrikler!
Mutlu yıllar La Boom!
La Boom, ilk açıldığında kimse beklemiyordu, Emirgan’ın İstanbul yeme-içme güzergâhına gireceğini.
Tam 5 yıl geçmiş aradan.
La Boom kısa sürede büyümüş, yanına Pizza Emirgan ve Gizli Kalsın’ı almış, hatta bir de Levent’teki La Boucherie eklenmiş Emirgan Group’un mekânları arasına.
Bugün çifte kutlama var, saat 20.00’den itibaren, Maga, Birds of Mind ve Murathan Özbek-Can Balta eşliğinde.
Hem La Boom’un 5. yılı kutlanıyor hem de yaratıcısı Umut Evirgen’in doğum günü. Mutlu yıllar!