Hiçbir şeye sabrımız kalmadığı için, artık sinemaya gitmeye üşenir hale geldik. Eskisi gibi her filmi sinema salonlarında izlemiyoruz. Fimleri evde DVD’de ya da Apple TV’de izlemek, istediğimiz yerde durdurup istediğimiz yerde başlatmak, çok daha konforlu geliyor.
Üstelik film öncesindeki reklamlara, hiç olmayacak yerde gelen 15 dakikalık araya, önünüzdeki arkanızdaki konuşmalara, haşır huşur seslere de tahammül etmek zorunda kalmıyoruz.
“Bütün bunlara rağmen hiç tanımadığınız insanlarla aynı salonda oturup, aynı heyecanla sinemada film izlemenin yeri ayrı. Ben TV izlemek yerine sinemaya gitmeyi tercih ediyorum” demişti Homeland’in yıldızı Claire Daines, Cape Town’daki sette bir araya geldiğimizde.
Claire Daines haklı, üşenmeden
sinemaya gittiğimiz zaman hissiyat değişiyor. Sinemada telefonla oynamadan durabilmeye, bitmek bilmeyen Whatsapp mesajlarına cevap vermemeye pekala dayanabiliyoruz.
Kabul etmek lazım, sinema sadece dev ekran ve ses efektlerinden ibaret değil, aynı zamanda konsantrasyonumuza da iyi geliyor.
Woody Allen’dan ‘hafif’ bir komedi
Pazar günü 10 dakika içinde, kendimi eve en yakın sinema salonunda buldum. Woody Allen’ın ‘Sihirli Ay Işığı’nı izlemek üzere...
Film, 1920’lerde Güney Fransa’da geçiyor. Usta bir sihirbaz ile medyum olduğunu iddia eden genç bir kadının arasında geçenleri anlatıyor.
Malum Woody Allen’ın kariyerinde, sinema öncesinde sihirbazlık da var.
Başrollerinde Colin Firth ve Emma Stone’un olduğu bir komedi.
Özellikle Colin Firth’ü ilk defa bu kadar farklı bir tarzda izliyoruz ve yönetmene bir kez daha hayran kalıyoruz.
Woody Allen son filminde eski filmlerine de gönderme yapıyor. Yağmurdan kaçarken bir gözlemevine sığınma sahnesi Woody Allen ve Diane Keaton’ın başrollerini oynadıkları ‘Manhattan’ı, sihirbazın asistanlarını yok etme sahnesi ise yönetmenin ‘New York Hikayeleri’ni hatırlatıyor.
Filmde ufak tefek hatalar da var.
Bkz. 1928’de geçen filmde 1930 model bir Ford otomobil kullanılıyor. Açılış sahnesinde Wei Ling Soo’nun gösterisinde arkada kullanılan Çince karakterler 1935’ten önce yokmuş.
‘Sophie’, ‘Vanessa’nın evinde telefon etmek istediğinde çalışma odasına yönlendiriliyor, oysa diğer sahnelerde tam da konuştukları kapının hemen yanında bir telefon olduğu görülüyor.
Ama bunların hiçbir önemi yok filmin bütününe baktığınızda. Çok dikkatli bir izleyici değilseniz, zaten hiç farketmiyorsunuz bile.
BEKLENTİ YÜKSEK
“Allen’ın en büyük şanssızlığı; kendisini çok ciddiye aldığı zaman biraz rahatlaması gerektiğinin söylenmesi, daha yumuşak bir romantik komedi yapmak istediğinde ise hafif ve yapay bulunması” diyor eleştirmenler.
‘Sihirli Ay Işığı’, güzel insanlar, güzel mekanlar (özellikle de bahçeler), güzel görüntülerle akıp gidiyor. Güldürüyor aralarda ama yormuyor. Sinema eleştirmenleri ‘hafif ve çabuk unutulan bir film’ diye acımasızca eleştiriyor. Tabii ‘Mavi Yasemin’den sonra Woody Allen’dan beklenti yüksek.
Evet ‘Sihirli Ay Işığı’, Woody Allen’ın başyapıtlarından biri değil, ama tam da şu zamanlarda ihtiyacımız olan tatlı, yumuşak bir film. Kesinlikle izlemeye değer.
YÖNETMENi SEVMEK ZORUNDA DEĞiLiZ
Sinema eleştirmenleri filmi beğenmemiş, özellikle Emma Stone ve Colin Firth’ün yaş farkına fena halde takılanlar olmuş. Tabii bunda Woody Allen’ın özel hayatına olan tepkilerin de etkisi büyük.
Söz konusu sanat olduğu zaman, özel hayatla ortaya çıkan işi ayırmak gerekiyor.
Woody Allen’ın özel hayatında yaşadıkları çoğumuz için kabul edilebilir değil ama bu kendisinin ne kadar iyi bir yönetmen olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Kişisel tercihlerini, politik görüşlerini, karakterini ya da bazı açıklamalarını onaylamıyoruz diye yapılan işleri objektif değerlendiremeyecek değiliz.
Bkz. Kutluğ Ataman’ın ‘Kuzu’sunun Altın Portakal’da altı ödül birden alması.
‘Kuzu’, en son İspanya’da Türkiye’nin onur konuğu olduğu Seminci Uluslararası Film Festivali’nde 4 ödül birden kazandı.
Festivalin ana yarışma bölümünde dağıtılan ‘En İyi Senaryo’ ve ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’ ödüllerini aldı. Ayrıca Erzincanlı çocuk oyuncular Mert Taştan ve Sıla Lara Cantürk de ‘Jüri Özel Ödülü’ aldı.
‘KUZU’ 19 ARALIK’TA
Kutluğ Ataman’ın görüşlerine katılmak zorunda tabii ki değiliz ama Berlin Film Festivali’nin açılış filmi olan, hem Türkiye’de hem de yurt dışında bu kadar çok ödül kazanan filmi ‘Kuzu’yu heyecanla bekliyoruz.
Kuzu, 19 Aralık’ta vizyona girecek.