Uzun zamandır unuttuğumuz bir konuydu.
Deprem dedeler, kurtarma ekipleri, deprem çantaları, deprem anında yapılacaklar...
Bir dönem hayatımızın merkezindeydi.
Her an depreme karşı hazırlıklıydık.
1999 depremi hepimizde derin izler bırakmıştı.
Asla yapmam dediğimiz şeyleri tek hayatımız var deyip yapar olmuş, yaşamaya her an daha da çok şükreder hale gelmiştik.
Birçoğumuzda bıraktığı müthiş travmalarla birlikte.
Doğayla sınav
Bu hafta bizi doğa test ediyor.
Doğal afetler karşısında aslında nasıl da çaresiz olduğumuzu, hayatta ne kadar güçlü olursak olalım doğal afetler karşısında nasıl da zayıf kaldığımızı gördük bir kere daha.
Önce İstanbul’da selle sınandık, sonra Bodrum’dan Datça’ya en huzurlu tatil merkezlerinde depremle.
1999 depremi böyle değildi.
O zaman sosyal medya hayatımızda yoktu.
Deprem anını farklı sosyal medya mecralarından anbean takip edemiyorduk.
Şimdi neredeyse her ünlü ismin depreme nerede, nasıl yakalandığını izledik.
Kim evde uykuya devam etti, kim evden içeri giremedi, kim bahçede yattı, kimin evinde nasıl bir hasar meydana geldi her detaya hakim olduk.
Bütün bu korkunç süreçte en sevindirici şey ise minimum zararla atlatılmış olması.
Doğrusu Bodrum kadar fazla sayıda inşaatın olduğu bir bölgede can kaybı yaşanmamış olması mucize gibi.
Özellikle de 1999 depremini hatırlatacak kadar sallandıktan sonra.
Hepimize çok büyük geçmiş olsun!
Deprem bölgesinde yaşadığımızı unutmamak ve her an hazırlıklı olmakta fayda var.
Deprem sonrası Bodrum
Panik anlarında herkes ne yapacağını şaşırıyor. İlk tepki sanki “Hemen olay yerinden uzaklaşmalı” oluyor, daha sonra tıpış tıpış döneceğimizi bilsek bile. Sonra ise biraz aklımızı başımıza toplayıp düşününce aslında bu kadar büyük bir afete rağmen hiç can kaybı olmadan atlatılmış olmasının ne kadar önemli olduğu hatırlanıyor, şükrediliyor ve “Burada kalmalıyız” deniliyor.
Farkında mısınız, Harun Kolçak hayattayken hiç görmediği kadar büyük bir sevgiyi ancak şimdi hayatını kaybettikten sonra görüyor?
Tabii bunda zamansız gidişinin de etkisi var.
Ama bu kadar gözlerden uzak bir hayat yaşayıp bu kadar çok kişide iz bırakabilmek gerçekten çok değerli.
Üstelik sadece sosyal medyada timeline’ı değiştirmemek için de değildi bu sefer paylaşılan fotoğraflar, yazılar.
Bu sefer herkes gerçekten üzgündü.
Bu kadar sevilmek hem çok sevindirici, hem de hayattayken yeterince değerinin bilinmemesi üzücü.