Arslan Sükan, İstanbul-New York hattında yaşayan bir sanatçı.
Biz onu Ece Sükan’ın abisi olarak da tanıyoruz ama sanat çevresi onu fotoğraflarıyla tanıyor.
Arslan Sükan’ın Öktem Aykut Galeri’deki son sergisini bu hafta kendisiyle birlikte gezme şansım oldu. İçeri girer girmez şaşırıyorum, Arslan’ın fotoğraflarından çok farklı bir tarzı var bu serginin, daha önce hiç görmediğimiz tarzda resimler.
Ama Arslan’ın fotoğraflarıyla ortak özelliği ne gördüğünüzden çok, arkasındaki hikâyenin ne kadar önemli olduğu.
‘Public On Paper’ sergisinde yer alan resimler Arslan’ın dünyanın farklı şehirlerinde kırtasiyelerde, sanat malzemeleri satan dükkânlarda kalem, boya deneme için bırakılan eskiz defterlerini toplaması ve o defterlerden seçtiği sayfaları büyüterek basması sonucu ortaya çıkmış.
Bu aslında kamusal bir sanat anlayışı, Arslan’a göre günümüzün mağara resimleri bunlar ve kendisi de tamamen bir elçi görevi görüyor, bu resimleri bize ulaştırarak.
Resimlerde en dikkat çekici şeylerden biri Paris’teki son derece sofistike bir karalamayla, New York’taki grafiti kültürünü hatırlatan resimlerin ne kadar farklı olduğu.
Bu resimler üzerinden şehirleri, insanları incelemek mümkün.
Özellikle iki resme bayılıyorum; bir kalem, boya deneme defterinin sayfası olduğunu bilmeseniz rahatlıkla Basquiat eseri diyebileceğiniz iki iş aslında.
Arslan 8 yılda topladığı, biriktirdiği defterlerden yaratmış bu sergiyi. Bu 32 eserin devamı da gelecek belli ki hem Türkiye’de hem yurt dışında.
Serginin son günü 22 Mayıs, ne yapıp edip görün.
Venedik’te ‘Vardiya’
Artık sanat da, mimarlık da giderek bireysellikten uzaklaşıyor, birlikte üretme platformlarına dönüşüyor.
Bkz. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu yürüttüğü Türkiye Pavyonu’nda, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda, bienali bir öğrenme ve birlikte üretme platformuna dönüştürecek Vardiya projesi.
“Küratörlüğünü mimar Kerem Piker’in, yardımcı küratörlüğünü Cansu Cürgen, Yelta Köm, Nizam Onur Sönmez, Yağız Söylev ve Erdem Tüzün’ün üstlendiği Vardiya projesi kapsamında bienal süresince haftalık vardiyalar halinde Venedik’e gidecek mimarlık öğrencileri bienalin bu yılki teması Freespace/Serbestmekân kavramı çerçevesinde geniş katılımlı bir projeye dahil olacak.
Türkiye Pavyonu, Vardiya projesi kapsamında bienal süresince, Emre Arolat, Eva Franch Gilabert, Juhani Pallasmaa, Jan Boelen ve Refik Anadol gibi mimarlık ve tasarım dünyasının önde gelen isimlerini konuk konuşmacı olarak ağırlayacak.
Vardiya projesi için yapılan açık çağrıya 29 ülkeden başvuran 452 mimarlık öğrencisi arasından seçilen 122 öğrenci, Türkiye Pavyonu’nda düzenlenecek kamuya açık bir dizi etkinlik ve atölye çalışmasına katılacak ve pavyonun aktif bir parçası olacak. Vardiya projesi bu kurgusuyla bienali mimarlık öğrencileri için ulaşılabilir kılarken, Türkiye Pavyonu’nu da salt bir sergi alanı olmanın ötesinde bir buluşma, karşılaşma ve üretim mekânı olarak konumluyor” diye özetliyor İKSV.
Zaten Türkiye Pavyonu, şimdiden uluslararası basının dikkatini çekmeye başladı. Vardiya, çok sevdiğimiz Wallpaper* dergisi tarafından hazırlanan “Bienalde ana sergi dışında görülmesi gereken sergiler” listesinde yer alan 13 ülke pavyonundan biri oldu.
Venedik Bienali bu yıl 26 Mayıs’ta başlıyor, 25 Kasım’a kadar devam edecek.
Unutmadan, Emre Arolat’ın bienalin ilk hafta sonunda, Türkiye Pavyonu’nda 27 Mayıs Pazar günü saat 14.00’te gerçekleştireceği konuşma, Vardiya’nın YouTube kanalından da canlı izlenebilecek.