Amalfi’nin tepesinden Ravello adlı küçük bir kasabadan bildiriyorum. Greta Garbo ile Leopold Stokowski’nin büyük aşkının yaşandığı Villa Cimbrone’den.
Benim de burada bulunma nedenim büyük bir aşka tanıklık etmek. Herkesin Autoban diye tanıdığı Seyhan Özdemir ve Ferit Sarper’in -nam-ı diğer Münferit- düğünü için buradayım.
Aylar öncesinden program yapıldı. Yaklaşık 100 kişi tatillerini ayarladı. Hep birlikte Napoli’ye uçuldu. Napoli limanından bir tekneyle Amalfi’ye gelindi. Ravello yolundaki uçurumlar ve virajlar buraya ilk defa gelenleri başta ürküttü. Kimse karşısına böyle bir şey çıkacağını beklemiyordu. İşte o yüzden Villa Cimbrone’ye ulaşıldığında herkesin ağzı açık kaldı.
Her şey masallardaki gibi
1800’lerden kalma bir ev, ev dediğime bakmayın daha çok bir saray havasında. 6 hektarlık bir bahçesi var, Versay Sarayı’nın bahçesinden bile daha etkileyici. Burada yürürken kendinizi masallardaki ormanlarda gibi hissediyorsunuz. Hatta bir iz bırakmazsanız geri dönüş yolunu bulamayacak gibi de hissediyorsunuz. Karşınızda müthiş bir deniz manzarası. Nasıl bir yeşillik anlatamam, her yerden bitki fışkırıyor.
Bir köşede minik bir orkestra Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’ini çalıyor, gelin ve damat emin adımlarla yürüyor. Gelinin ne kadar güzel ve zarif olduğunu anlatamam. Kuğu gibi. Herkes büyülenmiş. Gelinle damadın birbirlerine ne kadar yakıştıklarından mekan seçiminin ne kadar başarılı olduğuna hep aynı konular konuşuluyor. Bir yandan da herkesin içine birer Japon turist kaçmış gibi, sürekli fotoğraf çekiliyor, bu müthiş ortam belgeleniyor. Zaten Seyhan’ın ne kadar zevkli olduğunu bilmeyen yok. Aslı-Berk Ekşioğlu’ndan Ebru-Mehmet Edin’e davetliler de bu düğüne yakışacak kadar şık.
Damat Ferit’in ise yeme-içme ve müzik konusunda ne kadar iyi olduğunu Münferit’e gidenler biliyor. Böyle bir düğünden beklentiler ister istemez yüksek. Neyse ki herkesin beklediği çıkıyor.
Bizde hâlâ saray düğünlerinde bile masalar taze çiçekler yerine kristal şamdanlarla süslenirken, yemek olarak kısır, zeytinyağlı dolma verilirken, eğlence diye barkovizyonda fotoğraflar dönerken burada müthiş bir sadelik ve şıklık var.
Yakınları gelin ve damadı anlatıyor
Düğünün en güzel anı, uzun masalara yerleşildikten sonra gelin ve damadın yakınlarının konuşmaları oluyor. Aile büyüğü olarak Bülent Büyükuğur başlıyor. Sözü gelinin ablası olan eşi Sibel’e veriyor. Hemen arkasından gelinin kardeşi Canan, Seyhan’ın çocukluğunu anlatıyor, herkesi güldürüyor, damadın kardeşi Selin sözü alıyor, sonra Autoban ailesinden Sefer, Efe ve Zeynep de konuşuyor, Mehmet Garan damadı anlatıyor.
En duygusal konuşmayı Siren Ertan Çarmıklı yapıyor. Meğer Siren çok iyi bir konuşmacıymış. Seyahat boyunca ne kadar becerikli olduğunu gördükçe şaşırıyorum. İstediği her şeyi herkese yaptırabilecek bir tatlı dili var. Doğrusu ondan öğrenecek çok şey var.
Siren üç kız kardeşi 25 yıldır tanıyor. Aile olmanın öneminden başlıyor, bu üç kız kardeşin ne kadar birbirine bağlı olduğunu anlatıyor.
Gerçekten de üç kız kardeşin çok özel bir ilişkisi var. Tarzları farklı, ayrı alanlarda çok başarılılar, ama birbirlerine de ailelerine de arkadaşlarına da her zaman sonsuz destekler. O yüzden buradaki herkes de mutluluklarını çok içten paylaşıyor. Seyhan ve Ferit’e bir kez daha ömür boyu mutluluklar diliyorum.