Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şimdiye kadar en çok etkilendiğim seyahatlerden biriydi, Göbeklitepe ve Zeugma

Göbeklitepe’ye sahip çıkmalıyız
Mozaik Müzesi’ni gezdiğim Şanlıurfa-Gaziantep.

Son günlerde Gaziantep’te yaşananlar canımızı yakarken bir üzücü haber de Şanlıurfa’dan geldi. Bu ağır gündemde yeterince yer bulamazsa sonradan büyük pişmanlıklara neden olabilir. Göbeklitepe’de yaşananlardan söz ediyorum.

Şanlıurfa’da, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Müdürü ve Göbeklitepe Kazı Başkanı Müslüm Ercan’ın Halkla İlişkiler bölümü mezunu olduğundan Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt’in sosyal medya hesabındaki tepkisiyle haberdar olduk. “Eşimin vefat ettiği 2014’ten beri Göbeklitepe’de kazı yapılmıyor.” açıklamasını da yaptı Schmidt.

Haberin Devamı

Soruşturma kısmına hiç girmeyelim, ama Göbeklitepe kadar dünyada eşi benzeri olmayan önemli bir yerin kazı başkanı olarak nasıl arkeolog olmayan biri görevlendirebilir?

Özellikle de yıllarca kazının başında Göbeklitepe’ye gözü gibi bakan Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt varken.

Göbeklitepe’yi en son Demet Sabancı Çetindoğan ve Çiğdem Simavi başta olmak üzere Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği’nin üyeleriyle birlikte Klaus Schmidt önderliğinde gezmiştik.

En eski tapınak

Şanlıurfa’nın 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındaki Göbeklitepe, dünyanın en eski tapınağı.

2011 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Mısır Piramitleri’nden yaklaşık 7000, Britanya’daki Stonehenge’ten yaklaşık 6000 yıl önceye dayanıyor tarihi. Dile kolay, 12 bin 500 yıldan bahsediyoruz.

Yabancı dergilerin kapak yaptığı, BBC’nin belgeselini çektiği bir tapınak. James Frey’in son romanı ‘EndGame, The Calling / Çağrı’ bile Şükrü Saracoğlu Stadı’nda başlayıp Göbeklitepe’ye uzanıyor.

80 yıl gerekiyor

Kazı sonucunda şimdilik sadece yüzde 20’lik bir bölümünü görebiliyoruz.

Tamamına ulaşılabilmesi için daha 80 yıllık bir çalışma gerekiyor. Göbeklitepe’nin tanıtımını bir dönem Ece Vahapoğlu üstlendiğinde itiraf etmeliyim, ilk tepkim, 12 bin yıllık tarih Ece Vahapoğlu’na mı kaldı, olmuştu.

Haberin Devamı

Bir arkeoloğumuz yok muydu dünyanın bu kadar merakla ve heyecanla beklediği Göbeklitepe’ye sahip çıkacak diye düşünmüştüm.

Göbeklitepe’nin Mısır piramitlerinden bile daha eski ve önemli olduğunu anlayacak ve ilgilenecek Turizm ve Kültür Bakanı ya da yetkilisi de mi yoktu demiştim.

Dünyanın neresinde olursa olsun böyle bir hazine keşfedildiğinde, böyle bir sahipsizlik olmaz.

Ama buna bile şükreder hale geldik ne yazık ki.

İlk 1963’te fark edildi ama 10 yıl önce tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Yıldız sayesinde anlaşıldı önemi.

Neyse ki bir çiftçi tarafından bulundu, bir otel sahibine ya da bir inşaat firmasına denk gelseydi, şimdi üstüne neler dikilmişti. Gitmeden görmeden anlaşılamayacak farklı bir enerjisi var Göbeklitepe’nin.

Cilalı Taş Devri’ne ışınlanıyorsunuz.

Hayvan figürlerinden, doğum yapan kadın figürlerine birçok detay Göbeklitepe’de gün yüzüne çıkarılmış.

Haberin Devamı

Göbeklitepe’nin en tepesinde yalnız başına bir karadut ağacı var, artık dilek ağacı.

Bu ağaca sarılıp Harran Ovası’na nazır dilekte bulunanlar var. Dünyanın farklı köşelerinden turistler geliyor Göbeklitepe’ye, hatta ibadete gelenler bile oluyor.

Göbeklitepe, bizden de kesinlikle daha çok ilgiyi hak ediyor. Özellikle, bugünlerde bu kadar önemli bir değere daha da çok sahip çıkmamız gerek.