Onun kadar işini aşkla yapan ve hayatını tamamen işine adayan çok az kişi gördüm... Almanya’dan kalkıp, Şanlıurfa’nın bir köyüne yerleşip, eşi Çiğdem Hanım’la birlikte gece gündüz demeden Göbeklitepe için çalıştı. Bir sürü akıl almaz zorluğa rağmen...
Her ölüm zamansız ve erken ama bazı ölümler daha da erken geliyor insana işte. Göbeklitepe kazı başkanı Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’inki gibi.
***
Göbeklitepe’yi en son geçen ay Demet Sabancı Çetindoğan ve Çiğdem Simavi’nin kurduğu Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği üyeleri ile birlikte ziyaret etmiştim. Şanslıydık, Klaus Schmidt ile birlikte gezebildiğimiz için.
19 YILLIK EMEĞİ VAR
Klaus Schmidt, hayatının tam 19 yılını Göbeklitepe’ye adadı. Türkiye’ye ilk 1978’de geldi. Doktora tezi için Elazığ’daki müzede ve Norşun Tepe kazısında bulunan taş aletleri inceledi.
Daha sonra 1991’de sular altında kalan Nevalı Çori kazısında çalıştı. 1994’te ise bölgede kazısı yapılmamış neolitik merkezleri ziyaret etmeye başladı. Göbeklitepe’nin büyüklüğü ile alışılmamış bir yer olduğunu fark etti.
O zamanın müze müdürü Adnan Mısır, depodaki iki eserden bahsedince daha da çok ilgisini çekti. Köylülerin 1984’te Göbeklitepe’den Urfa Müzesi’ne getirdikleri, depoya konulmuş ama sahte rapor tutulmuş parçaları görünce de bölgede araştırma yapmaya karar verdi.
Çalışmalar 1995’te başladı.
12 BİN 500 YILLIK TAPINAK
Göbeklitepe, dünyanın en eski tapınağı ama değerini her zamanki gibi bizden önce yabancılar fark etti.
Göbeklitepe’nin tarihi Mısır Piramitleri’nden yaklaşık 7 bin, Stonehenge’ten yaklaşık 6 bin yıl önceye dayanıyor.
Dile kolay, 12 bin 500 yıldan bahsediyoruz. Boşuna dergiler kapak yapmıyor Göbeklitepe’yi, boşuna BBC belgeselini çekmiyor.
***
Uzun süre çalışmalar açık havada devam etti, kalıntılar zarar gördü. Daha sonra dev bir iskele kuruldu. Sadece yüzde 20’lik bir bölümünü görebiliyoruz.
Kazı hâlâ devam ediyor. Klaus Schmidt, tümünün ortaya çıkarılmasının 60 yıl sürebileceğini anlatmıştı.
RAHATSIZ ETTİK GİBİ...
“Çalışırken amacımız her şeyi en hızlı şekilde ortaya çıkarmak değil, az kazı yaparak en fazla veriye ulaşmak. Arkeolojik kalıntılar ilgi çekmeye başladığında, turizm bilimin önüne geçebiliyor. Biraz da rahatsız ettik gibi hissediyoruz Göbeklitepe’yi 10 bin yıllık uykusunda...” demişti Schmidt, birkaç ay önce Aslıhan Lodi’ye verdiği röportajda.
Tabii bu uzun soluklu çalışmaların getirdiği ciddi bir maliyet var. Bu noktada da yerli ve yabancı sponsorların desteklerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlıyoruz.
***
Göbeklitepe’yi destekleyen önemli şirketler var. Çoğunun adını bile duymadık daha önce. Ancak adı duyulan bazılarının ise ne yazık ki kazıya doğrudan katkısı olmadığını, kendi bilgisi dışında bazı kişisel projeleri desteklediklerini de anlatmıştı Klaus Schmidt.
Aslında Kültür Bakanlığı’nın verdiği kazı lisansında “Araştırma ve yayın haklarının tamamı kazı başkanına aittir” yazmasına rağmen.
Klaus Schmidt, her şeye rağmen Göbeklitepe’yi korumak için çok çalıştı.
Çok şanslıydık, Göbeklitepe gibi müthiş bir tarihi ona emanet ettiğimiz için. Umarım, bundan sonra da başta ONE Derneği olmak üzere Göbeklitepe’ye sahip çıkanlar olur.