Yurt dışındaki tarihi eserlerimizi geri getirmek için çalışıyoruz ama daha elimizdeki eserleri doğru taşımaktan bile aciziz
Yurt dışındaki müzelerde yer alan eserlerimizi geri istiyoruz. Hatta biz de, başka ülkeler de o kadar çok eseri geri istedik ki, New York Times “Artık müzelerimizde eser kalmayacak” diye endişesini dile getiriyor.
Evet, eserlerin yurda dönmesi tabii ki sevindirici. Ama unuttuğumuz bir şey var, biz bu eserlere yurt dışındaki müzelerde olduğu gibi özenle bakabilecek miyiz? Önceki gün Milliyet’te okumuşsunuzdur, Atatürk’ün, usta ressam Cevat Dereli’ye yaptırdığı resmin başına gelenleri. Cevat Dereli’nin Merinos Yün Fabrikası’nı resmettiği 1938 tarihli 6 metrekarelik eserinden bahsediyorum.
Yüzde 80 zarar gördü
Eser, fabrikanın kapanmasıyla birlikte 2004’te Bursa Belediyesi’ne devir oluyor. Daha sonra Kültür Bakanlığı eserin Ankara’ya götürülmesine karar veriyor. Bunun için uzman bir ressam seçilip görevlendiriliyor. Uzman ressam uyarılara aldırmadan resmi çerçevesinden söküp rulo yaparak arabasının bagajına atıyor. Bagajdan çıkarıp da resmi açtığında bir bakıyor ki boyalar dökülüyor. Sonuç, resim yüzde 80 zarar görmüş. Uzman ressama kınama cezası veriliyor. Ama tabii verilen hiçbir ceza Cevat Dereli’nin eserini geri getirmiyor.
Yukarıda anlattığım sadece bir örnek. Bunun gibi daha birçok örnek var. Biz daha eserlerin nasıl taşınacağını bile bilmiyoruz. Sanat eserlerinin zarar görmeyecek şekilde özel olarak ambalajlanması gerektiğinden bile bihaberiz, bırakın ambalajlanan eserlerin daha sonra sigortalattırılmasını. Bundan sonra soruşturma başlatılırsa, uzman ressamdan tablonun bedelinin tahsil edilmesi gündeme gelebilir deniliyor. Bir daha aynısı yapılamayacak bir işin, bir eserin bedeli neye göre belirlenebilir ki? Hadi uzmanlar belirledi diyelim, peki o maddi kaybın yerine konulması eseri geri getirir mi? Asla getiremez.
İşte bunları okurken insan düşünmeden edemiyor, yurt dışındaki müzelerde sergilenen tarihi eserlerimiz acaba yurt dışında korunmaya devam etse, eserlerin geleceği için daha mı iyi olacak? Yoksa bir gün biz de başarabilecek miyiz, tarihi eserlerimizi gözümüz gibi korumayı? Umarım başarırız ve umarım o gün sandığımızdan da yakın olur.
TOG’a kilitli destek
Son zamanlarda yolunuz Kanyon’a düştüyse farketmişsinizdir, dev kalplere asılı kilitleri. Eskiden köprüye asılırdı sevenlerin dilekleri. Artık devir değişti, buluşma noktası köprüler değil, AVM’ler oldu. Hatta dileklerimizi bağladığımız kilitleri bile artık AVM’lere asıyoruz.
‘Aşkınızın kilit noktası: Kanyon’ projesi 14 Şubat’a kadar devam edecek. 14 Şubat’ta Ozan Doğulu performansıyla sona erecek. Bu projenin en güzel yanı Kanyon, her kilit için Toplum Gönüllüleri Vakfı’na bağışta bulunacak. Bu da demek oluyor ki, siz de bir kilitle Toplum Gönüllüleri Vakfı’na destek olabilirsiniz.