Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Yarın ‘Miro’ sergisine gideceğim” diyor Aslı. 8 yaşındaki oğlu Ali Deniz’den alıyor cevabı: “O sahtedir, boşuna gitme!”
Ali Deniz, kendinden son derece emin veriyor bu cevabı. Haksız da değil.
Okuluyla birlikte gittiği Mimar Sinan Üniversitesi’nin Tophane-i Amire’deki ‘Miro’ sergisinden etkilenmiş, hatta biletini bile bir süre saklamış. Sonradan da sahte haberleriyle hayal kırıklığına uğramış.
Şimdi bir açıklama bekliyor, bu seferki sahte değil demek yetmiyor. “Nereden biliyorsun?” sorusu geliyor anında. Cevabı basit: “Çünkü Joan Miro Vakfı işbirliğiyle.”

ÜÇLEME TAMAMLANDI
İstanbul’da yaşanan bu büyük hayalkırıklığını sonunda telafi edecek bir ‘Miro’ sergisi açıldı. Şanslıydım, serginin pazar akşamı düzenlenen ön izlemesine katılabildim. Joan Miro’nun ‘Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar’ başlıklı sergisi etkileyiciydi; herkesin beklentisinin çok üstündeydi.
Gerçi Sakıp Sabancı Müzesi’nin dünya çapında büyük sanatçıların büyük sergilerini Türkiye’ye getirme misyonu olduğunu zaten biliyoruz.
“Pablo Picasso ile başlayan Salvador Dali’yle devam eden Katalan üçlemesinin son halkasını da tamamlamayı düşlüyorduk” diyor müze müdürü Dr. Nazan Ölçer.
Sergide Joan Miro’nun Mayorka’daki vakfında korunan atölye malzemelerinden heykellerine, hatta Antoni Gaudi’nin işlerinden ne kadar etkilendiğine kadar birçok farklı yönünü görebiliyorsunuz.

TORUNU SANATÇIYI ANLATIYOR
Ön izlemede Joan Miro’nun torunu Joan Punyet Miro ile de bir araya gelme şansım oluyor. Daha önce kendisi sorularımı yanıtlamıştı. Büyükbabasıyla ilişkisini şöyle anlatmıştı:
“1983’te büyükbabam vefat ettiğinde ben 15 yaşındaydım. Kendisiyle birlikte birçok güzel gün geçirdim. Hatta 1978’de bir kere kendisini stüdyoda çalışırken de izleme fırsatım oldu. Sanatçıyı çalışırken görmek benim için çok etkileyici bir andı. Büyükbabam evde çok uyumlu bir adamdı ama omuzlarındaki büyük yük ve sorumluluk belli oluyordu. Ben küçükken bile bunu hissedebiliyordum. İspanya zor bir süreçten geçiyordu ve büyükbabam politik, sanatsal ve sosyal birçok ilişkinin sorumluluğunu ve ağırlığını taşıyordu. Kan ağlayan İspanya’da özgürlük ve demokrasi için savaştı. Ayrıca yeni nesil sanatçılar için vakıf kurmaya öncü oldu.”
Peki sergiyi ziyaret edenler ne görecek?
“Miro ikonografisinin gelişim sürecini görecek. Fransız şair Raymond Queneau’nun yazdığı gibi, Miro’nun resimlerindeki simgeler Çin kaligrafisini çağrıştırıyor. Gerçekten de bu sergi Miro’nun sürekli gelişmekte olan simgelerinin nasıl bir metomorfozdan geçtiğini gösterecek.
Ayrıca, Miro’nun sürrealist kısıtlamaları kaldıran, 60’larda ve 70’lerde özgürce çalışmayı sağlayan, görsel bir felsefe yaratan, daha çok mimikli, damlatma yöntemiyle yapılmış eserleri yer alıyor. Ayrıca sergide büyükbabamın kendi kişisel tarihinden ve doğrudan kendine özgü rüyalar aleminden gelen sembolleri de görmek mümkün olacak.”
Joan Punyet Miro, sahte sergi ile ilgili de “Herkes için çok üzücüydü, o kara defteri kapatabilmek için çalışmalara devam ediyoruz” diyor. Sergiyi gezdikten sonra daha iyi anlıyorsunuz, o defter izleyiciler için çoktan kapandı bile.

Haberin Devamı

‘MİRO’ ESERİ TADINDA YEMEK

Haberin Devamı

Bu arada Sakıp Sabancı Müzesi içinde yer alan müzede Changa ise Miro’nun eserlerinden ilham alarak harika yemekler hazırladı. Sergiyi gezdikten sonra fırsatınız olursa mutlaka yemeklerin de tadına bakın. Hatırlatalım, ‘Miro’ 1 Şubat’a kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nde.