Şehrin en yeni kulüplerinden birindeyiz pazar akşamı.
Yan masada konuşuluyor, Frankie’de Mirkelam’ı izlemeye mi gitmeli, yoksa Emirgan Pizza ya da bilinen adıyla Gizli Kalsın’a mı gitmeli?
Arada bir de Lucca’ya uğranmalı, yoklama kaçırılmamalı.
Bu konuşmanın üstüne biri diyor ki, “Hepimizde FOMO var, hiçbir şeyden eksik kalmak istemiyoruz.”
FOMO, sürekli bir şeyleri kaçırmaktan, geride kalmaktan korkmak.
Bu da ne demek oluyor?
Her şeyi takip etmek için kendinizi oradan oraya atıyorsunuz.
Sürekli yeni bir şeyler görmek, merak ettiğiniz ortamlara girmek ve ilginç bulduğunuz kişilerle tanışmak için bir göçebe hayatı yaşıyorsunuz.
Yine de zaman sınırlı, seçenekler ise uçsuz bucaksız.
Vücut zaman zaman ‘bir dur’ sinyali veriyor, çoğu zaman ciddi almıyorsunuz, bazen de bir yerde yorgunluktan küt diye düşüp bayılabiliyorsunuz.
Yine de pes etmek yok.
Bazen aynı tarihte iki alakasız yerde birden olmak istiyorsunuz, bitmek bilmeyen planlar yapıyorsunuz, yine de olmuyor.
Duramıyorsunuz, çünkü FOMO sizi nereye giderseniz gidin takip ediyor.
Telefon elimizde, önce Instagram’da kamuoyu araştırması yapılıyor, kim nerede nasıl eğleniyor, neresi daha iyi, neresi daha cazip gözüküyor?
Ona göre program anında değişebiliyor.
İyi ki orada değilim!
Şimdi bir de bunları takip edip, iyi ki orada değilim diyenler var.
Bazen takip bile etmiyorlar olanları, kaçırılmaması gereken programları…
Bizde hâlâ FOMO konuşuluyor, ama dünyada şimdi konuşulan: JOMO.
JOMO’nun açılımı: ‘Joy of missing out’.
Bakınız, bir şeyleri kaçırma korkusunun yerini artık mutluluğu aldı.
Yalnız kalmak, kafa dinlemek, internet bağlantısını kesmek bazen işe yarıyor, sistemin hata vermesini engelliyor.
Hatta, Christina Crook bunun kitabını bile yazdı, ‘The Joy of Missing Out, Finding Balance in a Wired World’.
Özellikle bahar aylarında, hayallere dalmak için iyi bir fırsat JOMO.
Spor yapmak ya da sağlıklı beslenmek kadar önemli ruh sağlığı açısından.
Huffington Post’un kurucusu Arianna Huffington bile röportajlarında, “Eve gider gitmez akıllı telefonunuzu kapatın ve o anda ne yapıyorsanız sadece ona konsantre olun” diyor.
Bir sosyal medya kahramanı bile bunu diyebiliyorsa sanırım hepimiz yapabiliriz.
Yapmazsak da sonuçlarına hep birlikte katlanacağız.
Kaçırmamakta fayda var
Her şeye rağmen kaçırmamak gereken yenilikler var bu hafta.
›› İstanbul Film Festivali: 4 Nisan’da başlıyor, 19 Nisan’a kadar devam edecek. Bu yıl Beyoğlu, Kadıköy ve Ortaköy’de izleyebileceğiz seçtiğimiz filmleri. Bazı filmlerin biletleri çoktan tükendi, ama üzülmeyin ek seanslar kondu. Yine de bilet almak için acele etmek lazım.
›› Woyzeck Masalı: Erdal Beşikçioğlu’nun, Georg Büchner’in ‘Woyzeck’ adlı eserinden uyarlayıp yönettiği ‘Woyzeck Masalı’ bir rock müzikali. 2 Nisan’da Zorlu PSM’de prömiyeri var.
›› Nisan’da Adana’da-Portakal Çiçeği Karnavalı: Türkiye’nin tek sokak karnavalı. Üç yıldır yapılıyor, her giden anlata anlata bitiremiyor. Bu yıl Mehmet Turgut, Ayşegül Dinçkök fotoğraf sergileri ve Ertuğrul Ateş resim sergisi de olacak. İlk defa yerinde izleyeceğim. Heyecanla bekliyorum.