Bugün Beyoğlu’nda işyeri olan herhangi biriyle konuşsanız, “İşler etkilendi mi?” sorusuna aynı cevabı veriyor, “Sadece işler değil, hayat durdu, hayattayız diye şükrediyoruz”.
Oysa hayat devam etmeli diyoruz, bazen buna halimiz oluyor, bazen hayat gerçekten duruyor, ama yine de her durma anından sonra yine yeniden hayata dönüyoruz.
İşte İstanbul Film Festivali de bugünlerde Beyoğlu’nu canlandırmak için öncü güç olacak.
Özellikle de aramızda hala Beyoğlu’na gitmeye çekinenler varken...
Özellikle de hala ‘Beyoğlu’nda çok katlı bina çöktü’ haberleri gelmeye devam ederken...
Atlas-Fitaş-Beyoğlu üçlemesi
Malum, İstanbul Film Festivali demek, sinema meraklılarının 10 gün boyunca hayatlarını İstiklal Caddesi’nde geçirmesi demek.
Kadıköy Rexx’e haksızlık etmek istemem, ama festival daha çok Beyoğlu’yla özdeşleşmiş durumda.
Her ne kadar şimdilik Kadıköy Rexx ve Ortaköy Feriye’deki seansların satışları daha iyi gitse de...
Bu yıl 35. yılını kutlayan festivali İstanbul’da daha çok kişiye ulaşmak için Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi ve Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezi’ne de taşıyorlar.
Ama yine de festivalin kalbi Atlas, Fitaş ve Beyoğlu sinemalarında.
Bazen bir film ya da bir kitap ufkunuzu öyle açıyor ki hayatınızı değiştirebiliyor.
İşte o yüzden 17 Nisan’a kadar devam edecek festivali kalbinden takip etmekte fayda var.
Hangi filmleri izlemeli?
- ‘Yüce Sezar!’: Coen Kardeşler’in son filmi 1950’lerin Hollywood’unu anlatıyor, hem dönemi hem de film dünyasını ve magazin basınını ti’ye alıyor. Sadece filmcileri değil, komünizmden dinlere farklı alanları ince esprilerle eleştiriyor. Başrolde Josh Brolin var, Brolin’e Ralph Fiennes, Tilda Swinton, George Clooney, Frances McDormand, Scarlett Johansson, Jonah Hill ve Channing Tatum’dan oluşan bir kadro eşlik ediyor.
- ‘Midnight Special’: Festivalin açılış filmi. Jeff Nichols’ın Berlin’de Altın Ayı için yarışan, Adam Driver, Michael Shannon ve Kirsten Dunst’lı macera/bilim kurgusu.
- ‘Kördüğüm’: Rebecca Miller’ın Julianne Moore ve Ethan Hawke’lu filmi aşk ve anne olmak arasında kalan bir kadının hikâyesi. Akbank Galaları’nda gösterilecek.
- ‘Hitchcock/Truffaut’: Yönetmen François Truffaut’nun Alfred Hitchcock’la üç gün boyunca yaptığı söyleşiden derlenmiş ‘Hitchcock’a Göre Sinema’ kitabından yola çıkıyor. David Fincher’dan Martin Scorsese’ye usta yönetmenlere bu kitabın sinemaya bakışlarını nasıl etkilediğini soruyor.
- ‘Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı’: ‘Sivas’ ile Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan Kaan Müjdeci’nin cesur belgeseli sistemin bir an önce değişmesi gerektiğini anlatıyor.
- ‘Brooklyn’: Yılın en çok ses getiren filmlerinden. Yönetmeni John Crowley, senaryosu ise ünlü romancı Nick Hornby imzalı.
- ‘Bir Kadın Bir Erkek’: Usta yönetmen Claude Lelouch’un filmi kadın-erkek ilişkileri -üzerine.
- ‘Michael Jackson’ın Yolculuğu’: Spike Lee’nin belgeseli, festivalin müzik severleri sevindirecek yeni bölümü Musikişinas’ta.
- ‘Hüzünlü Gizem Ninnisi’: Lav Diaz’ın Berlin’de Gümüş Ayı ödülü kazanan filmi 8 saatlik süresiyle ve Filipinler’de bugüne kadar çekilmiş en kalabalık kadrolu film olmasıyla dikkat çekiyor. Mayınlı Bölge bölümünde.
- ‘Steve Jobs: Makine Değil, İnsan’: Alex Gibney’nin belgeselini ‘Steve Jobs hakkında bilmediğimiz bir şey kaldı mı?’yı test etmek için izlemeli.