Son günlerde hepimizin en çok ihtiyacı olan şey gündemden uzaklaşıp hafiflemek. Şanslı sayılabiliriz, İstanbul Film Festivali tam da bu günlere denk geldi.
Cuma akşamı Lütfi Kırdar’daki tören bile farklıydı daha öncekilerden. Uzun uzun açılış konuşmaları yoktu, protestolar bile kısa ve netti.
Umur Bugay internet yasaklarından da bahsederek anlamlı bir konuşma yaptı, Bugay’a ödülünü vermek için sahneye çıkan Meral Çetinkaya, Berkin Elvan’ın resmini üzerinde taşıyordu.
Kaybettiklerimizi anarken Tuncel Kurtiz dev ekranda belirdiğinde salon alkışlarla inledi.
Daha sonra Yeşilçam oyuncuları ödüllerini alırken bir kez daha gördük, eski Türk filmlerinin masumiyetini ne kadar özlediğimizi ve o filmlerde dalga geçilen konuların aradan kaç yıl geçse de ne yazık ki hâlâ hayatımızı derinden etkilediğini...
Festivalin açılışında Türk filmlerinden replikler belli ki özenle seçilmişti.
Yeşilçam kadrosunun birbirleriyle ilişkileri de görülmeye değerdi. Törenin sunucusu Meltem Cumbul gecenin hakkını verdi. Bir de o pot içindeki elbiseyi giymeseydi...
NELER KONUŞULDU?
Törenden sonra Stephen Frears’ın ‘Umudun Peşinde / Philomenia’ adlı filminin gösterimiyle festival başladı. Judi Dench’in harikalar yarattığı filmle aynı saatlerde İKSV, festival açılışının şerefine Park Şamdan’da bir yemek düzenledi. Bakın o yemekte en çok neler konuşuldu?
n Taksim’de Emek protestosu: Cumartesi günkü yürüyüşte yaşanabilecekler için herkes tedbirli olmak gerektiğinden söz ediyordu. Emek yürüyüşü sonrası film izleyecekler, yanlarında yedek kıyafet getireceklerini anlatıyordu. Sinemaya giderken bile böyle bir ruh hali içindeyiz işte. Neyse ki cumartesi günü yürüyüş sakin geçti.
n Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel): Festivalde biletler tükendi, ek seans konulmasına rağmen. Yine de bilet alamayanlar yılmadı, arayış devam etti. Tamam, Wes Anderson’ın sekizinci filmini izlemeliyiz. Başrollerde Jude Law, Edward Norton, Ralph Fiennes, Saoirse Ronan, Tilda Swinton ve Lea Seydoux var. Bu yıl Berlinale’nin açılış filmi de olan ‘Büyük Budapeşte Oteli’, Avrupa’da efsane bir otelin ve bellboy olarak otelde çalışmaya başlayan ve daha sonra otelin sahibi olan Zero Mustafa’nın hikayesini anlatıyor. Ama unutmamak gerek, ayın 11’inde zaten vizyona girecek. Gerçek festivalciler vizyona girmeyecek filmlerin peşinde.
n İtiraf 1 ve 2 (Nymphomaniac
1 ve 2): Lars Von Trier’in Filmekimi’nde izlediğimiz ve hemen sonrasında gösterime girmesi yasaklanan filmini İstanbul’da sinemada izlemek için son fırsat. Filmi izlemeyen kalmadı neredeyse, izleyenler de hep aynı şeyi söylüyor, bu erotik bir film değil, içinde seks sahneleri olan duygusal bir film. Gösterime girmesi yasaklanmasaydı, bu kadar çok kişi izlemeyecekti büyük ihtimal. Malum, yasak her zaman ilgiyi artırıyor.
SEFAHATHANE’NİN HIZLI YÜKSELİŞİ
Tören ve yemekten sonra festivalin
Garajistanbul’daki açılış partisinde Yüksek Sadakat ile eğlenildi. Sonra çıkışta Atlas Pasajı’nda Sefahathane’ye gidildi.
Yılların Sefahathane’si şaşırtıcı bir
yükselişte. Beyoğlu’nun mahalle barı
günlerine geri dönmüş durumda.
Müdavimlerinden Mehmet Turgut da Film Festivali şerefine Atlas Pasajı’na gelenlere Lars Von Trier temalı sürprizler
hazırlıyor.